Kanserle ilgili

TELEVİZYONGAZETESİ



Esra Ceyhan'ın Kanal D'deki programına konuk olan İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran
başına kilitleyen açıklamalar yaptı. Topuz, kanserle mücadelenin anne
karnında başladığına dikkat çekerek hamile kadınların ve bebek sahibi
insanların evde dikkat etmeleri gereken noktaları anlattı.



Erkan Topuz, bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok önemli ayrıntılardan bahsetti. "Benim mücadelem bu yaştan sonra halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama
gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum. Bu
anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az duyan
vardır"
diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan açıklamalar yaptı.



"Ben gerçekleri anlatıyorum. Ama çok fazla anlatmıyorum çünkü her şey sarsılabilir Türkiye'de" diyen Topuz'un sarsıcı açıklamaları şöyle:



-Evde sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşmamalılar. Eğer evde
ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp
başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile
eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir
tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan
gazlar vs)



-Kanserle mücadele anne karnında başlıyor. Anne adayları aşırı miktarda
vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca vitaminin
içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller... Doktor bir tane yut
diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar. Bu çocukta
birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.



-Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, hepsinden günde en azından 3-5 tane yesinler. Her bir renkte bir şeyler var.



-Kırmızı et alsınlar gebeler haftada 2 kere. Özellikle balıkla
beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin
daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri alarak
bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım.



-En tehlikeli yer halıdır. Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle
halıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla
temizlemeyin. Sirkeli su ile silin.



-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven kullanın. Plastik eldiven
kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve
ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci
eldiveni: Pamuk eldiven)



-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünüdür,
kanserojendir. Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer
sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da
limonlu suyla silin.



-Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne
sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya
fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek
olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla
duruluyoruz.



-Beyaz olan her türlü iç çamaşırınızı muhakkak yeni aldığınızda en az 2 kere kaynatınız. Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor.



-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli. Zehiri soluyorsunuz.
Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.



-Sebzeleri mevsiminde dondurup saklamakta fayda var. Yalnız bir kez
çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte
ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri
ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar.



-Radyasyon kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biridir. Televizyondan çok uzak duralım.



-Çocuklarınıza haftada 2 kez balık çorbası içirin ama içine zerdeçal
koymak suretiyle. Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız.
Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı.



-Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli. Bu miktarın üzerinde balık
tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa
vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı,
Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen
tüketmeyiniz.



-Kanola yağı kızartma için en uygun yağdır. Onun dışında birinci
seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır.
Fındıkyağı da tercih edilebilir.



-Çocuklarımız fastfood türü yiyecekleri 15 günde bir yiyebilirler. Ama
haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve
lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir
verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını
bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.



-Çocuklara meyve ve yoğurdu bol yedirelim. Ancak yoğurdu prebiyotik ve
ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek
fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır.



-Çocuklarımızı beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan koruyalım.



-Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve
kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz
maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize
kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani
turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da
kanserojendir.



-Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır. Ucuz beslenmedir.



-En faydalı gıdalardan birisi cevizdir. Daha sonra fındık ve bademdir.
Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz.
Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine
böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan
yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz.



-Elma dünyanın en faydalı gıdalarından birisidir.



-Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı. Porselen, cam ve çelik
kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine
litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım
saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.



-Meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor. Bunları hakiki
zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya
da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse.



-Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğunu çöpe atın.
İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri
temizleyemezsiniz. Çaresi yok.



-3 ayda bir suyunuzu değiştirin. Çok muhteşem sularımız var ama ne
olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az
miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular
ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.



-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi
bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu
plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi
olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın.
Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara
kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.



-Meyva suyu yerine posasıyla tüketin. Biz kanserli hastalara suyunu
veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde
kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.



-Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor. Çok iyi kalaylı
olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.



-Çocuklarımızı yeşil plastik sahalarda oynatmayınız. Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler.



-Havuzların iyi temizlenmesine dikkat ediniz. Ozonla temizlemek en
fazladır. Aşırı klorluysa yine kansere hazırlık yapıyorsunuz spor
yerine.



-Bütün beyazlatıcılardan kaçınız. Çocuklarımızın kullandığı o pırıl
pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş
defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi
vardır.



KANSER DALGA DALGA GELİYOR



Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgi ise kanserin boyutlarını açıkça ortaya koymaktaydı: "Kanser
dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak.
Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden
gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi
vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa
çocuk da onu yer."




Erkan Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim
için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir
insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar
milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de
katkınız olur. Aslında ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de
kurtarıyorum farkında değiller"
diye konuştu.



KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ

Cep Telefonu Zararları

Uzman Biyolog Kadir Sorucu’nun cep telefonunun tehlikeleri üzerine anlattığı gerçekler herkesi şaşırttı. Her gün yeni
bir model, yeni özellikler, çekici fiyatlar ve cazip ödeme imkanlarıyla
bir yenisi daha piyasaya çıkan ve kullanılması özendirilen cep
telefonlar, yararının yanında çok daha büyük zararlar vermekte. Alzheimer,
beyin tümörü, kulakta meydana gelen rahatsızlıklar, stres, başağrıları
gibi bir çok hastalığın kaynağında da cep telefonlarının bu denli
yaygınlaşması yatmakta. Özellikle bu teknolojinin içinde doğan çocuklar
büyük bir tehlike altındalar.


İşte herkesin kulağından düşürmediği cep telefonlarıyla ilgili kulağa küpe olması gereken GERÇEKLER:

-Cep telefonunuzu uyurken sürekli başucunuza koyuyorsanız çok büyük bir risk altındasınız!

-Sürekli
başucunda cep telefonuyla yatmak, beyinde tümör oluşumuna neden
olabilir. Kapalıyken durabilir, ancak şarjda olması da bir dezavantaj.
Çünkü şarj aletinin kablosu da elektromanyetik dalga yayıcıdır.

-Cep telefonu kulak ve beyin bölgesine zarar veriyor. Mümkün olduğunca az ve yerinde kullanmalıyız.

-Cep
telefonu az çektiği yerde çok daha fazla radyasyon yayar. Çünkü baz
istasyonuna ulaşabilmek için daha çok eletromanyetik dalga yaymaktadır.
O yüzden asansörlerde, çekmeyen yerlerde cep telefonuyla konuşursanız
bu size çok büyük zarar verir.

-Yatak odasında alarm olarak kullanmamak gerekir. Açık olarak sürekli başucunda duran telefon büyük zarar veriyor. Mümkünse yatak odasında pilli bir saat kullanılmalı.

-Bilgisayarlar,
televizyonlar ve benzeri aletleri standby’da bırakmamak gerekir.
Kumanda ile değil de televizyonun düğmesinden kapatmak en doğru
harekettir. Mutlaka fiş çekilmeli. Bu aynı zamanda küresel ısınma için
alınması gereken bireysel tedbirlerden de bir tanesi.

-Cep
telefonuyla birini aradığınızda bağlantı kurulmaya çalışılırken ya da
birisi sizi ararken çok daha fazla radyasyon yayar. Bu nedenle birini
ararken bağlantı sesi geldiğinde kulağa yaklaştırmak zararı azaltmakta.


-Kulaklık kullanmak çok daha sağlıklı. Ancak bu yöntem de zararı yalnızca yüzde 20 oranında azaltmakta.

-Teknoloji
çağında yaşıyor olmamız ve cep telefonunun bu denli yaygın olması
insanların daha çok baş ağrısı duymasına ve strese neden olmakta.

-İleriki aşamalarda Alzheimer hastalığına kadar varan rahatsızlıklara yol açabiliyor.

-Çok
küçük yaşlardaki çocukların cep telefonu kullanması büyük zararlara
neden oluyor. Çünkü çocukların kafatasları daha incedir. Onların, o
elektromanyetik dalgalara maruz kalma oranı çok daha fazladır. Üstelik
bizler daha ileriki yaşlarda cep telefonu ile karşılaştık. Oysa
günümüzde çocuklar doğar doğmaz cep telefonunun olduğu ortamların içine
giriyorlar. Yani zaten bulundukları ortam itibariyle tehlike
altındayken bir de küçük yaşlarda telefon kullanmaya başladıklarında
zarar daha da büyüyor.

-Yeni nesil çocuklar bu nedenle daha unutkan, daha stresli ve uykusuzlar.

-Cep
telefonunu kendinizden uzaklaştırdığınız her 1 santimetre, onun en az
10 kat daha zararını azaltmakta. Dolayısıyla açık halde duran cep
telefonlarınızı kendinizden olabildiğince uzaklaştırırmanız ve
konuşurken tam kulağınıza yapıştırmak yerine duyabiliyorsanız eğer bir
kaç santim uzakta tutmanız size vereceği zararı azaltmanızı sağlar.

-İLGİNÇ
BİR BİLGİ DAHA: En fazla elektromanyetik dalga yayan aletlerden bir
tanesi de saç kurutma makinesidir. Dikkat edin bayanlar kuaförden
geldikten sonra sinirlidir.

Bu bilgileri veren Uzman Biyolog Kadir Sorcu, aynı zamanda işin bir başka çarpıcı boyutunu daha gündeme getirdi. Sorucu, "Cep
telefonlarını yerinde ve doğru kullanmak çok önemli. Ama bu çok kötü
bir alışkanlık oldu ve işin garibi çok büyük bir sektör bu. Bence de bu
nedenle bize zararları anlatılmıyor"
diye konuştu.



KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ

YASAL
UYARI: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na uygun olarak yayın
yapmakta olan sitemizde ’KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ’ ibareli haberlerin
her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden medya organlarında
kullanılamaz, alıntı yapılamaz. Kaynak göstermeden haberlerimizi
yayınlayan basın-yayın organlarına karşı her türlü yasal haklarımız
saklıdır.
Write here, about you and your blog.
 
Copyright 2009 Super Gazete All rights reserved.
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress Theme by EZwpthemes