Çöpe giden diziler hangileri

Dizi çılgınlığı 2007 yılına da damgaszını evurdu,. Halen çekimleri devam eden ve ekrana gelen 52 dizi bulunuyor. Ancak bir çok dizi reytigler kötü gidince bir kaç bölüm sonra kaldırıldı. PekiİşteKanal kanal bgecen sezon başlayıp biten diziler...



atv:
Fesupanallah, Ertelenmiş Hayatlar, Hayal ve Gerçek, Kümiser Nevzat,
Kelebek Çıkmazı, Tılsım Adası, Kara İnci, El Gibi, Ayda,
Korkusuzlar,Gemilerde Talim Var, İkiYabancı, duvar, Senden Başka,
Yersiz Yurtsuz



Show TV: Nazlı Yarim, Son Tercih, Pusat, Oğlum İçin,
Fikriminİnce Gülü, Hayat apartmanı, Eksik Etek, Kısmetim Otel, Kaptan,
Yasak Elma, Yaz Aşkı, Kara Duvak



Star TV: Leylan, Yalan Dünya, Tatlı inrtikam, Zeliha'nın
Gözleri, Dağlar Delisi, Benden Babma Olmaz, Sır Gibi, Aşk Kapıyı
Çalınca,ÇÖT, Kader,



Fox: Aşk Eski Bir Yalan, şölen, Tutsak, hırçın kız, Düş Yakamdan
elif'in Günlüğü, Kartalar Yüksek Uçar, Üç Tatlı Cadı, Senin Uğruna,



Kanal D: Kod Adı, Kaos, Oyun Bitti, Yıldızlar Savaşı, Sana Mecburum



TRT1: Küçük Adımlar, Sardunya Sokak.


Powered by ScribeFire.

STAR ÇOK, REYTİNG YOK

Bağdat Caddesi'ne en lüks ciplerle giren türbanlı sayısı arttı mı?
Arttı... Nişantaşı'na kolunda Miu Miu çantayla giren türbanlı sayısı
arttı mı? Arttı... Adeta bedavaymış gibi, koli koli altın-gümüş almak
için Kapalıçarşı'ya giren türbanlı sayısı arttı mı? Arttı... Vakko'ya
giren? Arttı... Kanyon'a, İstinyepark'a giren? Arttı... Viyana'nın en
ünlü alışveriş caddesi Graben'e giren türbanlı sayısı arttı mı?
Arttı... Londra'nın en pahalı restoranı Hakkasan'a giren türbanlı
sayısı arttı mı? Arttı... New York'ta Amerikalıların bile girmeye
çekindiği, Takashimaya'ya, Saks'a giren türbanlı sayısı arttı mı?
Arttı... Paris'te La Fayette'e, Stuttgart'ta Breuninger'e giren?
Arttı... Roma'da Bvlgari'nin, Ferragamo'nun, Fendi'nin sıra sıra
dizildiği Via Condotti'ye giren türbanlı sayısı arttı mı? Arttı...

Üniversiteye giren?

Artmadı!

5.5 yıldır kim iktidarda?

*

Hiç düşündün mü acaba... Senin "girişin" sağlanırsa, bu "rant girişi" sağlanabilir mi?

Powered by ScribeFire.

Kanal izlenme payları

Tüm Gün Prime Time



KANAL D 14.2 18.5


SHOW TV 11.5 12.9


ATV 10.2 11.6


STAR TV 9.0 11.1


FOX TV 6.5 6.1


SAMANYOLU 6.1 6.3


KANAL 7 5.9 5.0


KANAL 1 3.8 2.5


TRT 1 3.4 3.1


NTV 1.8 1.9


FLASH 1.8 1.5


CINE5 1.5 0.9


KRAL TV 1.3 0.5


TV 8 1.0 1.0


CNN TURK 0.9 0.7


KANALTURK 0.5 0.2


CNBC-E 0.3 0.3


TGRT HBER 0.3 0.2


HABERTURK 0.2 0.2


KANAL A 0.2 0.2


SKYTURK 0.2 0.1


DISCOVERY 0.1 0.1


HABER 7 0.1 0.1


N.GEOGRAP 0.1 0.1


NICKELEDO 0.1 0.1


DIGER 19.0 13.8

TOPLAM 100.0 100.0



Powered by ScribeFire.

STAR ÇOK, REYTİNG YOK


Kadir
İnanır, Fatma Girik, Nurseli İdiz, Fikret Hakan, Aydan Şener gibi bir
çok ünlünün rol aldığı dizi, izleyici tarafından beklenen ilgiyi
görmediği için yayından kaldırıldı.

Türk sinemasına yıllarını vermiş oyuncuların dizileri beklenen ilgiyi görmeyince bir anda yayından kaldırılıyor. Engin Aytaş Bugün gazetesinde reyting kurbanı starları yazdı:.


KADİR İNANIR

"Kuzey Rüzgarı" adlı diziden geçen hafta
ayrıldı. Sanatçı, "Kabadayı dizisi çekeceğiz dediler, aşk dizisi oldu!
Artık ben yokum" diye tepkisini dile getirdi. Dizi reytinglerde 13'ncü
sıralara kadar gerilemişti.


FATMA GİRİK

Oyuncunun 2 hafta önce Emrah'la oynadığı
'Oğlum İçin' dizisi yayından kaldırıldı. Girik “Bu kadar sık senarist
değişirse böyle olur” dedi.


NURSELİ İDİZ-FİKRET HAKAN

'Kartallar Yüksek Uçar' dizisinin yeni
versiyonu beklenen ilgiyi görmedi. Fikret Hakan ve Nurseli İdiz'in
başrollerini oynadığı dizi birkaç bölüm sonra hızla reyting kaybetmeye
başlayınca yayından kaldırıldı.


ALTAN ERKEKLİ

Altan Erkekli'nin "Başkomiser Nevzat" rolüyle
ekrana geldiği dizisi birkaç bölüm sonunda yayından kaldırıldı.
Erkekli, "Acımasız bir şekilde oyuncu arkadaşlarımızla reyting için
yarıştırılıyoruz. 90 diziden 60'ı çöpe gidiyor!" dedi.


KENAN IŞIK-AYDAN ŞENER

Sekizinci bölümden sonra yayından kalkan
'Fikrimin İnce Gülü' dizisinin başrol oyuncusu Kenan Işık, bunun
sorumlusu olarak senaristleri gösterdi. Işık; “Senaristler beni
rüşvetçi belediye başkanı olarak gösterdi. Seyirci istemedi” dedi.


Powered by ScribeFire.

Yumurta - Sinan Çetin

Antalya Film Festivali ödülüyle, kavgasıyla, sonuçların duyulmasıyla
kısacası her yönüyle tartışılıyor ama gözden kaçan bir soruyu Sinan
Çetin ortaya attı.




"Neden jüri başkanı Genco Erkal" diye sordu... "Genco Erkal’dan jüri başkanı olur mu" diye de ekledi. Haklı mı?

Son beş yılda jüri başkanları hep sinema adamlarından seçildi;

Geçen yıl Şerif Gören, bir önceki yıl Ferzan Özpetek...

Daha öncekilerde Ziya Öztan ve Erden Kıral.

Sinan
Çetin, "Genco Erkal tiyatro adamı. Bir tiyatro adamının sinema
filmlerini değerlendiren bir jüriye başkan olması doğru değil" dedi.
Sinan Çetin’le biraz lafladık...

Jüriden çok, ödüle takıldığını söyledi, Yumurta filmini yerden yere vurdu;

"Yumurta filminin sinemaya kötülük yaptığını düşünüyorum.

Dramatik öğeleri, kurgusu, anlatımı iyi olan filmler niye çekmeye çalışıyoruz o zaman...

O filmde entelektüel bir kabızlık var ve bu kabızlığın sanat filmi olarak yutturulmasına inanamıyorum.

Yumurta’nın en iyi film seçilmesi Türk sinemasının iflasıdır. Bu bir entelektüel terördür.

Bunlar eskiden marjinaldiler biz de onlara sempatik bakardık ama giderek merkeze hakim olmaya başladılar.

Sinemaya zarar verecek noktaya geldiler.

Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan’ı ayrı tutarım.

Onlar gerçek, bunlar fake (sahte).

Ben bu filmlerden sana haftada bir tane çekeyim..."

Sinan Çetin, Yumurta filminden çıkarken bir kadın izleyicinin tepkisinin her şeyi özetlediğini söyledi.

Filmde çıkan bir kadın yanındaki adama dönüp; "Beni niye ödüllü bir filme getiriyorsun da normal bir filme gitmiyoruz.

Bilseydim ödüllü olduğunu gelmezdim" demiş. Yumurta’nın kazanmasıyla ödüllere de haksızlık yapıldığını düşünüyor Sinan Çetin.

(Sinan Çetin, "Genco Erkal’dan jüri başkanı olmaz" sözünü Yaşamdan Dakikalar’da ilk Hıncal Uluç’un söylediğini ama kendisinin de bu söze sonuna kadar katıldığını belirtti.)

Powered by ScribeFire.

KOPYA DİZİLER

Kavak Yelleri’nde bir
sahne, Aslı kendisinden hoşlanan ama aralarında dostluktan başka şey
olmayan arkadaşıyla ilerlerken kırmızı ışıkta dururlar. Yanlarına gül
satan kız çocuğu gelir ve Aslı’nın arkadaşına -Sevdiğinize gül almaz
mısınız?- diye sorar. Aslı bu durum karşısında kendini mahcup hisseder.
Ne yazık ki benzer sahneleri Hayat Bilgisi, Acı Hayat, Kampusistan ve
benzer birçok yerli yapımda gördük. Klişe haline gelenleri daha ne
kadar ekranlarda izleyeceğiz bilinmez. Kurtlar Vadisi’nde İnci
Tataroğlu, çocuğunu doğurmamak için babasıyla, El Gibi’de Ece, eşiyle
mücadele etmekte. Moda bu artık. Sihirli Annem’de iyi kalpli bir üvey
anne, Selena ve Kara İnci adlı dizilerde ise kötü kalpli üvey annelerle
çocuk kahramanların mücadelesi var. Yerli senaristler, üvey anne
olgusunu çok seviyor. Kara İnci, En İyi Arkadaşım ve Selena adlı
dizilerde kullanılan mekanlar, kahramanların giydikleri kostümler Star
Wars’tan; dövüş sahneleri ve yine kostümler Matrix filmlerinden alınma.
Kara İnci ise Erdem Savaşçıları adlı filmin kötü kopyası. Allah razı
olsun yabancı senaristlerden. Bizimkiler, onlar sayesinde ekmek yiyor.

...

Türkan
Şoray’ın başrolünde olduğu Güllü serisinin hikayelerinden oluşan yeni
dizi başladı. Tatlı Bela Fadime, artık komedi niyetine ekranlarda
görmekten bıktığımız, garip davranış ve diyaloglarda. Zorlama şiveler,
Fırtına adlı yerli diziyle olan benzerlikler cabası. Bu dizide de eşini
bir Rus kadınıyla aldatan koca ve her zaman görmeye alıştığımız bekar,
evlendirilmeye çalışılan bir imam. İmam da tabii ki matrak her zaman
olduğu gibi. Nehir Erdoğan’ı Karadenizli olarak izlemek inandırıcı
değil. Zoraki Koca’da olduğu gibi esas oğlanla evlendirilmeye çalışılan
zengin kız da aptal ve kaprisli karakter. Oradan buradan toplama
hikayelerle oluşan kopya dizi.

...

Orhan Gencebay’ın
Müjde Ar’la oynadığı Kır Gönlünün Zinciri’nin tam anlamıyla kopyası
Vazgeç Gönlüm. Zengin playboy dizinin esas oğlanının kız kardeşini
kendine âşık eder ve onu arzuları için kullanır. Buna dayanamayan kız
intihar eder. Esas oğlan intikam almaya kararlıdır ve kaderi playboyun
kız kardeşiyle çakışacaktır. Bu dizide de kirli sakallı esas oğlan,
siyah takım elbiseli adamlar ve silahlar, mafya. Yaralı Yürek
dizisinde, zengin oğlunu hizmetçi kıza kaptırmamaya çalışan Tahir Ağa
karakterini canlandıran oyuncu burada da aynı görevde. Ancak zengin ve
şehirli.

* * *


NOTLAR:
AÇEV - Anne Çocuk Eğitim Vakfı - 15 Kasım’da Ortaköy Princess Otel’de
“Eğitimde ve Toplumsal Katılımda Cinsiyet Eşitliği: Yerel ve Küresel
Uygulamalar” konferansı düzenledi. Erol Evgin The Plaza Hotel SkyBar’da
üçüncü yıl çalışmalarına 16 Kasım Cuma günü saat 23.00’te başlıyor.
RATEM - Radyo Televizyon Yayıncıları Birliği, “Arkadaşım Radyo
Kompozisyonu Yarışması ve 80. Yıl Radyo Hizmet Ödülleri” töreni 17
Kasım Cumartesi TRT İstanbul Radyosu Mesut Cemil Stüdyosu’nda.


Powered by ScribeFire.

Breh Breh - Yılmaz Özdil

Şırnak’ta 12 sivil katledildi...



"Kimseye pabuç bırakmayız!"




Şırnak’ta 13 asker şehit...

"Rüzgár eken fırtına biçer!"

Hakkári’de 12 asker şehit...

"Bedeli neyse öderiz, ödetiriz!"

"Hevesleri kursaklarında kalacak!"

Tezkere...

"İnce eleyip sık dokuyoruz!"

Barzani’ye...

"Boş laflara karnımız tok!"

Talabani’ye...

"Herkes ayağını denk alsın!"

"Sözün bittiği yerdeyiz!"

DTP’ye...

"Bindiğin dalı kesme!"

CHP’ye...

"Elini taşın altına koy!"

MHP’ye...

"Bin düşünür, pir adım atarız!"

İngiltere’ye giderken...

"İnceldiği yerden kopsun!"

Oxford’da...

"Sabır taşımız çatlamıştır!"

Romanya’dan dönerken...

"Günah bizden gitti!"

AKP toplantısında...

"Bıçak kemiğe dayandı!"

Rice gelmeden önce...

"Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz!"

*

ABD’ye bi indi...

"Pozitif duygular içindeyim."



Powered by ScribeFire.

Bir ölü için kim ne der?

- Eski dönemlere özenen dindar: "Allah rahmet eyleye!"

- Bir sekülerin fazlasıyla kişisel duası: "Biliyorum, orada bir yerlerden bizi izliyorsun."

- Meşk adamlarının anması: "Senin için içiyoruz! Senin şerefine."

- Ucuzcu duygu adamının temennisi: "Melekler seninle olsun."

- Kıyak yapmaya eğilimli dindar: "Mekanı cennet olsun."

- Soğukkanlı ve mesafeli bir işadamı: "Tanrı’dan rahmet diliyorum."

- Aşırı dindar bir adam: "İnşallah Peygamber sancağının altında buluşuruz."

- Cenazede bile fazlasıyla laik Türkan Saylan duası: "Işıklar içinde yat."

- Ölen öldü diyen dünyevi kişi: "Allah sevenlerine uzun ömür versin."

- Görevini yapan imam: "Merhumu / Merhumeyi nasıl bilirdiniz?"

- İyi niyetli cemaat: "İyi bilirdik."

- Sevgilisini kaybeden romantik: "Sensizliğe alışmak zor."

Powered by ScribeFire.

Condoleezza Rice

Fransızlar ise, kısaca "Bounty" diyor... Dışı çikolata, ısırıyorsun, içinden bembeyaz hindistancevizi çıkıyor!

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7615249.asp?yazarid=249&gid=61&sz=49678


Powered by ScribeFire.

İto geçinme endeksi



İTO'nun Ücretliler
Geçinme Endeksi, eylül ayı enflasyonunun yüksek çıkacağına işaret etti.
Endekse göre giyim harcamaları yüzde 29.3 arttı



02/11/2007 (55 kişi okudu)


RADİKAL - İSTANBUL - İstanbul
Ticaret Odası'nın (İTO) 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme
Endeksi'ne göre, perakende fiyatlar ekim ayında yüzde 3.89 oranında
arttı. İTO'dan yapılan açıklamaya göre, 2007 Eylül ayında yüzde 1.98
artış izlenen İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi, ekim ayında yüzde
3.89 artış gösterdi.
Ekim ayları itibarıyla söz konusu indeks; 2005 yılında yüzde
3.30, 2006 yılında yüzde 3.26 artış kaydetmişti. 2006 Ekim ayında yüzde
7.38 olarak gerçekleşen 10 aylık artış oranı, bu yılın aynı döneminde
yüzde 9.28 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayı ile
karşılaştırıldığında 2006 Ekim ayında yüzde 9.68 olan yıllık değişim
oranı, 2007 Ekim ayında yüzde 11.98 olarak gerçekleşti. Endekste yer
alan grup ve alt grupların bir önceki aya göre 2007 Ekim ayı değişim
oranlarına bakıldığında, gıda harcamaları grubunda yüzde 2.55, konut
harcamaları grubunda yüzde 1.85, giyim harcamaları grubunda yüzde
29.30, sağlık ve kişisel bakım harcamaları grubunda yüzde 0.65,
ulaştırma ve haberleşme harcamaları grubunda yüzde 0.82 artış
yaşanırken, ev eşyası harcamaları grubunda yüzde 0.31 azalış görüldü.

En pahalı ekim ayı

Perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan Ücretliler Geçinme
Endeksi'ndeki artışın son beş yılın ekim ayları itibarıyla kaydedilen
en yüksek aylık artış oranı olduğuna dikkat çekildi.

Giyim sektöründe kış sezonuna ait ürünlerin piyasaya sunulması,
gıda harcamalarında, yaş, kuru sebze ve meyve grubunda yer alan ve
mevsimsel özellik arz eden maddelerde ürün azlığı nedeniyle yaşanan
fiyat artışlarının bu ayki genel endeks üzerinde etken olduğuna işaret
edilen değerlendirmelerde, şu tespitlere yer verildi: "Ekim ayında
giyim harcamaları yüzde 29.30 artış oranı ile genel endeks artışının
üzerinde seyretmiştir. Gıda harcamaları yüzde 2.55, konut yüzde 1.85,
kültür-eğitim ve eğlence yüzde 0.41, ulaştırma ve haberleşme
harcamaları ise yüzde 0.82 artış oranları ile genel indeks artışının
altında kalırken, ev eşyası harcamalarında yüzde 0.31 azalış
görülmüştür."

2006 yılı ekim ayında yüzde 9.68 olan yıllık perakende fiyat artış
oranı, bu yılın aynı ayında yüzde 11.98'e yükselirken, 2006 Eylül
ayından itibaren gerileme eğilimini sürdüren yıllık ortalama artış
oranı son iki ayda yukarı yönlü hareketini bu ay da devam ettirerek
yüzde 10.54 olarak gerçekleşmiştir."



Powered by ScribeFire.

Televizyon araştırması

http://www.medyatava.net/haber.asp?id=40778

Powered by ScribeFire.

sansür

SAMSUN sigarasının içinden odun çıktığı, İstanbul'la Ankara
arasında "alo" demek için 6 saat beklediğimiz, Anadol otomobilin
inekler tarafından yendiğine inanıldığı, filmlerimizde "nayır nolamaz"
diye konuşulduğu dönemde, Avaramu'yu ezberleyen kadınlarımız Raj
Kapoor'a hastayken, Nuri Sesigüzel'in İzmir Fuarı'nı salladığı,
gazinoların"Bediaaaa" diye inlediği, Vahi Öz'ün yaşadığı, Cemal
Kamacı'nın dövüştüğü, Metin Oktay'ın ağları deldiği günlerde, boğaz
köprüleri olmadığı için telaşla son vapuru kaçırmamaya çalışırken, Suna
Kan henüz harika çocuk, selamıyla meşhur Ömer, turist bile değilken,
zavallı Ayşecik'in zengin babasından habersiz üvey anne yanında
büyüdüğü yıllarda, "Bence Neil Armstrong Ay'a falan ayak basmadı, hepsi
tezgáh" diye iddiaya girdiğimiz, kasetleri acayip kapışılan Arif
Susam'ın "Ooooo, Ahmet Bey de burdaymış" diye sintizayzır çaldığı yaz
akşamlarında, Ümit Besen'in masasının ayağı kırıkken, dolmuşçuların
Orhancı-Ferdici diye birbirini solladığı arabesk gündüzlerin, Barış
Manço'nun lambaya püf dediği elektrik kesintili gecelerinde, ayıptır
söylemesi Arzu Okay rüyalarımıza girerken, Killing okuduğumuz, radyoda
Arkası Yarın dinlediğimiz (ki, uyarlayan Çetin Köroğlu, efekt Ertuğrul
İmer), Sadun Boro'nun dünya turuna çıkmasıyla heyecanlanıp, Filiz
Vural'ın Avrupa Güzeli olmasıyla sevinirken, delikanlıların Ayhan Işık
bıyığı bıraktığı, Avanak Avni ile tanıştığımız, Altan Erbulak'ın en
maharetli estetikçilerin bile o hale getiremediği güzellikle kadınları
çizdiği, Yavuz zırhlısının jilet olmadığı, Zübük'ün kaleme alındığı,
İsmail Dümbüllü'nün güldürdüğü, Veysel'in iki kapılı hanını
tıngırdattığı, Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrumlu balıkçı zannedildiği,
arabaların her tarafına hálá ne manaya geldiğini bilmediğim STP'lerin
yapıştırıldığı zamanlarda, nüfus 40 milyon, Hababam öğrencileri
ilkokulda, Tatlıses demirciyken, MTA Sismik-1 Hora'nın uzay mekiği
muamelesi gördüğü teknoloji fukaralığında, Savarona bizimken, su akar
Türk bakarken, Keban bile yokken, Doktor Richard Kimble sanki babamızın
oğluymuş gibi Falconetti'ye küfür ettiğimiz, asayişi Baretta ve Komiser
Colombo'ya emanet ettiğimiz, adaleti ise Avukat Petroçelli'den ibaret
sandığımız masum tiryakiliklerde, karısını bile yakından tanıdığımız Mc
Millan'ın AIDS'ten ölene kadar şorolo olduğunu bilmediğimiz hayal
kırıklıklarında, anneanneler kız torunlarına Küçük Ev'in Laurası'nın
şapkasından dikerken, Koç Reeves'ten turnike atmayı öğrenip, Kaptan
Kirk'le ışınlandığımız, Kunta Kinte gibi zenci olmadığı halde
Isaura'nın neden köle olduğunu kavrayamadığımız, yamuğunu gördüğümüz
arkadaşlarımıza "N'aber lan ceyar" diye seslendiğimiz, babam ve
ağabeyimle birlikte saat kurup, sabahın kör karanlığında kalkarak,
uykulu gözlerle Muhammed Ali'yi seyrettiğimiz, onunla birlikte kelebek
gibi uçup arı gibi soktuğumuz, İstanbul'da basılan gazetelerin, bırak
Diyarbakır'ı, Bursa'daki bayiye bile anca ertesi gün ulaştığı, Zeki
Müren'in kamyonculara "Gözünüz yolda, kulağınız bende olsun" diye
mırıldandığı, sadece TRT'nin olduğu, dansözün çıkmadığı, haberleri
Zafer Cilasun'un okuduğu, herhalde "İnsanımız belki akıl edemez" diye
düşündüklerinden olsa gerek, "Televizyonunuzu kapatmayı unutmayın" diye
uyarı yazısı koydukları, necefli maşrapa zavallığında, Sezen serçe,
Pehlevi şah, Haile Selasiye Habeşistan İmparatoru, özetle, develer
tellal, pireler berber iken...

*

Sansürün bir manası olabilirdi.

*

9
yaşında çocukların MSN'de Japonya ile konuştuğu, gizlemeye çalıştığın
görüntülerin şak diye cep telefonumuza geldiği, köşedeki uyducudan
çanak taktırıp şakır şakır Roj TV izlendiği bir dönemde, sansüre
kalkışmak...

"Günümüz gerçekleri"nin iyi algılanamadığının bir kanıtıdır bana göre.

Powered by ScribeFire.

Aydın Doğan - Emin Çölaşan - Ertuğrul Özkök

Ünlü
gazeteci seçim döneminde muhalif yazılar yazmaması için uyarıldığını ve
“Ne zamana kadar?” diye sorunca, “Köprüyü geçene kadar” yanıtını
aldığını söylüyor. Emin Çölaşan’a, Aydın Doğan’ın memleketi Kelkit’e
asılan Atatürk aleyhtarı pankartı köşesinde haber yapmasının “sonu
getirdiği” aktarılmış


Hürriyet Gazetesi’nde 22
yıl çalıştıktan sonra işine son verilen Emin Çölaşan’ın, yarın raflarda
yer alacak “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” adlı kitabında, günlerce
tartışılacak diyaloglar yer alıyor. Çölaşan’ın aktarımına göre, seçim
sürecinde AKP aleyhinde yazmamasını isteyen Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök, “Ne zamana kadar?” sorusuna şu cevabı vermiş: “Tayyip
cumhurbaşkanı olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılımlı
bir adam, üzerimize bu kadar gelemez. Köprüyü geçene kadar...”


KIRILMA NOKTASI


Çölaşan, Aydın Doğan’la
aralarındaki “kırılma noktası”nın ise, 27 Mayıs’taki köşesinde yer
verdiği bir pankart haberi olduğunu söylüyor. Gümüşhane Kelkit’te
asılan bu pankartta, “Alkollü sürücüler her gün trafik kazalarında
hayat kaybediyor, kaybettiriyor” denildikten sonra Atatürk’ün resmi
kullanılmış ve “Sizce suç kimde?” denilmiş.


Yazısında, “Atatürk
düşmanlığının hangi boyutlara ulaştığını ve nasıl sinsice
sergilendiğini bu fotoğrafta bire bir görüyorsunuz. Gümüşhane Valisi ve
Kelkit Kaymakamı, bu afişi herhalde görmemişler! Görseler bile
anlamını, verdiği mesajı kavramamışlar! Türkiye’de şimdi böyle oyunları
çaktırmadan oynuyorlar” diyen Çölaşan, sonrasını şöyle aktarıyor:


“Bilmeden cami duvarına
işemişim. Çünkü bizim patron Aydın Doğan Kelkitli... Bunu kovulma
saatlerinden önce Ertuğrul söyledi. Kovulma sonrasında Sedat Ergin
‘Senin olayında kırılma noktası bu Kelkit yazısı oldu’ dedi. Onca sorun
içerisinde bunun ne kadar doğru olduğunu bilemem. Belki de bir bahane
idi. Her şey aklıma gelirdi de, Kelkit’in başıma iş açacağı doğrusu
gelmezdi!”


ÖZKÖK: JONGLÖRÜM


Tecrübeli gazeteci,
kitabında, 10 Mart 2004’te Özkök’ün Ankara Hilton’daki kral dairesinde
Bekir Coşkun, Sedat Ergin ve kendisiyle yaptığı sohbette şunları
söylediğini anlatıyor: “Bakın beyler gazeteyi yazar okutmaz, haber
okutur. Biz hiçbir şey değiliz. Önemli olan haberlerdir. En baba yazar
gazeteden ayrılsa tantanası bilemedin bir ay sürer ve unutulur.
Hürriyet’i yönetmek Türkiye’yi yönetmekten çok daha zordur. Aslında
gazetecilik yapmıyorum burada biliyor musunuz? Ben cambazım cambaz.
Cambazlık yapıyorum. Siz bilmezsiniz. Benim zamanımın ancak yüzde 20’si
gazetecilikle geçiyor. Yüzde 80’i cambazlıkla geçiyor. Benim karşımda
patron var. Kızları var, damadı var. Hangisine dert anlatacağımı
şaşırıyorum. Yediğim fırçaların haddi hesabı yok.Bakın benim yaptığım
işi iyi bilin. Ben burada gazetecilik değil jonglörlük yapıyorum.
Elimdeki beş topu yere düşürmeden havaya atıp tutuyorum.”


Çölaşan’a sunulan üç seçenek


AKP milletvekili Ömer
Çelik ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı iki yazının
ardından gelişen olayları ise Çölaşan şöyle aktarıyor: “Ertuğrul yine
aramaya başladı: ‘Yine yazıyorsun bunları be kardeşim, bin defa rica
ettim yazma diye. Ondan sonra başımıza bela açıyorsun. Geliyorum
Ankara’ya’ dedi. 16 Ocak’ta geldi. Derhal konuya girdi.


‘Bak arkadaş, hükümetin
POAŞ’ta üzerimize nasıl geldiğini görüyorsun. Biz de önlem almak
zorundayız. Aydın Bey’in sana çok selamları ve ayrıca senden çok önemli
bir ricası var. Dedi ki; ‘Emin benim eski arkadaşımdır, bunların kesin
olarak iletilmesini istiyorum.’ Şimdi sana onları aynen aktaracağım ve
karar vermeni isteyeceğim.



Başbakan, Maliye Bakanı ve hükümet hakkında yazı yazma. Bizim bunlarla işimiz var.



İstersen uzun süreli izne çık ve bir süre yazma.



İstersen gazeteden
tümüyle ayrıl. Bu takdirde Aydın Bey, sana yüklü bir para verecek.
Patron diyor ki ‘Emin’e istediği her türlü olanağı sağlayalım, gelecek
kaygısı olmasın.”


Sezer’le karşılaşma


KOVULMA olayının ardından
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, eşi Tansel Çölaşan’la
telefonda görüşerek “geçmiş olsun” dediğini anlatan Çölaşan, Farabi’den
Cinnah’a doğru yürürken Sezer’in konvoyuyla karşılaşmasını da kitabında
şöyle anlatıyor: “Konvoy beni geçti, dört-beş metre ilerimde ve yolun
ortasında birdenbire durdu. Şaşırmıştım. Siyah Mercedes’in sağ ön
kapısı açıldı ve yaver inip selam durdu. Sonra sağ arka kapıyı açtı ve
Ahmet Necdet Sezer aracından çıktı... Ayağımda kot pantolon, yaka bağır
açık durumdayım. Sezer’le birbirimize doğru yürüdük. ‘Emin Bey, önce
size geçmiş olsun diyorum. Hepimiz çok üzüldük başınıza gelene. Semra
da çok üzüldü...”


Simavi telefon edip dert yandı


ESKİ patronu Erol
Simavi’nin geçmiş olsun demek için aradıktan sonra söylediklerine,
Çölaşan kitabında şöyle yer vermiş: “(Gazetenin başına elleriyle
getirdiği Ertuğrul hakkında burada yazılması mümkün olmayan şeyler
söylüyordu. Sonra içini döktü) Bak Çölaşan, param olsa inan ki şu
yaşımda Babıali’ye dönüp gazete çıkaracağım. Param var ama bana yetecek
kadar var. Senin olaydan sonra çok iyi bir promosyon verdikleri halde
gazetenin satışı çok düştü. İnşallah ders almışlardır.”


Tekelleşme muhalefeti bitirdi


ÇÖLAŞAN, kitabında, Doğan
Medya Grubu’nun tekelleşmesi konusunda da şunları söylüyor: “Doğan
Medya Grubu’nda muhalefet yapan bir tek gazete vardı: Gözcü. Gün geldi,
zarar ediyor gerekçesiyle onu da kapattılar. Patron, Vatan Gazetesi’ni
de satın aldı. Sahip olduğu gazeteler, 2007 sonunda şöyle: Hürriyet,
Milliyet, Posta, Radikal, Fanatik, Referans, Vatan. Yazılı basının
yaklaşık yarısı. Tekelleşme denilen olayın ta kendisi. Sahip olduğu
televizyon kanalları, (eksiğim olabilir) Kanal D, CNN Türk, Star TV.
Öbür yanda POAŞ, İstanbul Hilton... Hilton arazisine gökdelenler dikmek
için beklenen izinler... Enerji ihaleleri, özelleştirme işleri,
yurtdışında satın alınan şirketler. Grup çok büyümüş, büyüdükçe AKP
hükümetine olan ihtiyacı artmıştı. Muhalefet yapmak mümkün değildi.”


FETHULLAH GÜLEN UYARISI


KİTAPTA, 12 Kasım 2004’te
Fettullah Gülen ile ilgili yazısı üzerine Özkök’le yaptığı telefon
görüşmesini, Çölaşan şöyle anlatıyor:


Ertuğrul otelden aradı:


- Yav, gözünü seveyim. Fettullah Gülen’le, Zaman Gazetesi’yle ilgili bir şey yazma.


- Niçin bir şey mi oldu? Onlar da yasak kapsamına mı alındı?


- Zaman Gazetesi’nin
dağıtımını biz yapıyoruz. Her gün 500 bin gazetenin dağıtım parasını
alıyoruz. Herifleri ürkütüp kaçırırsak, Sabah’ın dağıtım şirketiyle
anlaşırlar. Çok büyük para kaybederiz. Senin anlayışına havale
ediyorum.


- Eh yani bu kadarına pes diyorum.


- Lütfen bundan sonra bunlara dokunma.


ABDULLAH ILIMLI, BiZi ANLAR


Çölaşan ve Özkök arasında, sansürün süresi için şu konuşma geçmiş:



Peki ne zaman bitecek bu sıkıntılı dönem?


- Tayyip cumhurbaşkanı
olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılılmlı bir adam.
Söylediğimizi anlar. O zamana kadar biraz ılımlı gidelim. Köprüyü
geçene kadar... Abdullah üzerimize bu kadar gelmez. Şimdi Tayyip bizi
batırmaya çalışıyor.



Peki cumhurbaşkanlığı konusuda Doğan Grubu olarak nasıl bir tavır alacaksınız?


- Sessiz kalacağız, destek
vermeyeceğiz ama karşı da çıkmayacağız. Bunlar bizi batıracak. Şu POAŞ
olayında üzerimize nasıl geldiklerini gör. Ama Aydın Bey de kinleniyor.
Zamanı gelince bunların (...) AKŞAM /



Powered by ScribeFire.



Meren's Wall: Roland Barthes: Punctum - Studium...
Studium, fotoğraf içerisinde hangi anlamların yer aldığını anlama, anlamlar arasındaki benzerlikleri ve ilişkileri araştırıp onları kendi bakış açımıza göre değerlendirip fotoğrafı anlamlandırma isteğimizden dolayı hemen hemen her fotoğrafa gösterebileceğimiz ilgiyi anlatır. Yani Studium, inceleme, irdeleme, yorumlama, kafa yorma ve bunların ardından elde edilenler sonucunda fotoğraftaki bir şeye ilgi duymayı, fotoğrafa anlam kazandırma sürecini ifade eder. Studium, fotoğrafın semiolojik (göstergebilimsel) bir incelemesini, fotoğraf içerisindeki simgeler ve semboller ile anlamlar arasında analojiler kurmaya dayalı fikir yürütmeyi kapsar. Örneğin bir fotoğrafın incelenmesi sonucu bulunan her türlü politik, kültürel, tarihi, estetik ya da teknik anlam ve bunlara istinaden yapılan yorum Studium kapsamındadır ve fotoğrafa verilen her türlü tepkinin temelinde "daha önceki bilgilere dayalı anlam bindirme" olayı yatar. Fotoğrafçı ile fotoğraf izleyicisi aynı paydada buluşabilir. Fotoğrafçının fotoğrafa dahil ettiği mesaj izleyici tarafından hemen ve doğru şekilde ortaya çıkarılabilir ya da bunun gerçekleşmesini hızlandırmak için ek bir açıklama ya da spesifik bir bilgi sahibi olmak gerekiyor da olabilir.

Punctum, ise fotoğrafın içerisinden beklenmedik şekilde çıkan ve aniden kişiselleştirilen anlamdır. Barhes Punctum'dan fotoğrafın içinden çıkıp sizi delip geçen anlam olarak bahseder. Bu anlamı barındıran obje fotoğraftaki herhangi bir şey olabileceği gibi bir fotoğraf içinde bu anlamı izleyiciye veren hiç bir şey de olmayabilir. Punctum tamamen kişisel ve açıklanamasına gerek olmayan bir etkidir. Punctum'u analiz edip etkinin sebebini anlamaya çalışmak zaten Studium'a girmeye başlar. Punctum izleyiciyi delip geçen bir esrardır, bir nevi fotoğrafın büyüsüdür. Punctum bence fotoğrafın içerisine gizlenmiş, geldiğini gördüğünüzde çok geç kaldığınız bir yumruktur, bu yumruğu size patlatan fotoğrafların ise sizin için yeri ayrıdır. Punctum tamamen izleyiciye özel bir şey olduğu için bir fotoğraf içerisinde onun varlığı fotoğrafçının insiyatifi dahilinde değildir. Punctum izleyici için sarsıcıdır, fakat bir fotoğrafı sevmek için içinde Punctum ile karşılaşmış olmak gerekmez.


Powered by ScribeFire.

üç büyükler

İstanbul'un üç büyük kulübünün, belki de kökenleri nedeniyle, farklı kültürleri temsil ettikleri öne sürülür:
Fenerbahçe, başarıyı her şeyden önemli görenlerin, hatta ona tapanların kulübüdür. Fenerlilik kültürü şampiyonluktan daha aşağısı ile yetinmez, ikincilikle asla övünmez.
Galatasaray kurumsal kimliğiyle ötekilerden, özellikle Fener'den, ayrıldığını düşünür, hatta bunun snobluğunu yapar, ama son yıllarda fena halde Fenerlileşmiştir.
Beşiktaş ise, belki de mahallenin yoksul çocuğu olması nedeniyle, ilkeleri her şeyden yukarıda tutmasıyla övünegelmiştir. Başarı sonra gelir. Süreç, sonuçtan daha önemlidir.

Powered by ScribeFire.

2007 Altın Portakal adayları

Türk
Sineması’nın yapımcı, yönetmen, senarist, akademisyen, eleştirmen
olarak alanlarında uzman ve usta isimlerin yer aldığı geniş bir seçici
kurulun izleyerek, gizli oylama ile sonuçlandırdığı 44.Antalya Altın
Portakal Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması
filmleri seçkisi aşağıda "alfabetik sırayla yer almıştır.



Töre, günah-sevap ve
kadın-erkek ilişkileri üzerine farklı bir bakış açısı sunan, Türk
Sineması’nın önemli senarist-yönetmenlerinden Barış Pirhasan’ın, altı
sene sonra dönüş yaptığı filmi “Adem’in Trenleri”,



Farklı kişilikleri
tesadüflerin gölgesinde bir araya getiren ve önce kendileriyle,
ardından birbirleriyle iletişim kurmaya zorlayan olayların konu
edildiği, Berkun Oya yönetmenliğindeki “İyi Seneler Londra”,



Kasaba’nın genç delisi Jan Jan’ın naif aşk öyküsünün anlatıldığı yönetmenliğini Aydın Sayman’ın üstlendiği “Jan Jan”,



Zülfü Livaneli’nin aynı isimli kitabından uyarlanan Abdullah Oğuz yönetmenliğindeki “Mutluluk”,



Türk bir delikanlının,
Alman sığınma sisteminin içine düşüp, o çarkın içinde eriyip gitmesini
anlatan, Reis Çelik’in senaryosunu yazıp yönettiği “Mülteci”,



Üç farklı gazete
haberinden yola çıkılarak çekilen ve çağın çürüyen ruhunun resmini
çizmeye çalışan, Yavuz Altun yönetmenliğindeki “Münferit”,



Suç ve günah temalarını derinlemesine inceleyen, senaristliğini ve yönetmenliğini Tayfun Pirselimoğlu'nun yaptığı “Rıza”,



Namus cinayetlerini konu
alan, Handan İpekçi’nin senaryosunu yazıp, yapımcılığını ve
yönetmenliğini de üstlendiği “Saklı Yüzler”,



Turgut Yasalar’ın Ahmet Ümit’in romanından uyarladığı “Sis ve Gece”,



Bu seneki Cannes Film
Festivali’nde ‘en iyi senaryo’ ödülünü kazanan, senaristliğini ve
yönetmenliğini Fatih Akın’ın yaptığı “Yaşamın Kıyısında”.



Şehir hayatı ile doğup
büyüdüğü kasaba arasında sıkışıp kalmış bir karakterin işlendiği,
Cannes Film Festivali’nde gösterilen, Semih Kaplanoğlu’nun senaryosunu
yazıp yönettiği ‘Yumurta’



İnsanlar arasındaki
yabancılaşma, çaresizlik ve aşk duygularını konu alan,Cemal Şan’ın
senartistliğini ve yönetmenliğini yaptığı “Zeynep'in Sekiz Günü”



Powered by ScribeFire.

yazarlar takımı

Kaleye Emin Çölaşan’ı koyuyorum. Geri dörtlü Tufan Türenç (Hürriyet), Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet), Emre Kongar (Cumhuriyet) ve Melih Aşık’tan (Milliyet) oluşuyor. Orta sahada hücuma dönük olarak ön libero Mustafa Balbay (Cumhuriyet) ve savunmaya yardım edecek ön libero Mehmet Ali Kışlalı (Radikal) var. Sol açık için Fikret Bila (Milliyet), sağ açık olarak da Yılmaz Özdil (Hürriyet) direkt oynarlar. Tek forvetin arkasında oyun kurucu olarak oyun zekásıyla Bekir Coşkun (Hürriyet) var ki 10 numaralı formayı da ona veriyorum. Ve sol ayaklı bir forvet ile ilk 11 tamamlanıyor: Özdemir İnce (Hürriyet).

Powered by ScribeFire.

Ebru Çapa...

"Dünyanın gelmiş geçmiş en veciz şahsiyetlerinden Oscar Wilde der ki: 'Evlilik, hayal gücünün zekâya karşı zaferidir. İkinci evlilik ise umudun tecrübeye karşı zaferidir.'
Bana sorarsanız evlilik, sevişmek için belediyeden icazet almak, bir sürü daraltıcı formaliteyle uğraşmak, eşşek yükü masraf yaptığın halde misafirlerin kusur bulabildiği ve arkandan dedikodunu yapabildiği bir düğünde bir sürü insanı yalapşap öpmek zorunda kalmak, yanılıp da bir adamı sevdin diye çoğu zaman haddinden fazla mütecessis koca bir sülaleyle birlikte yatağa girmek, sonunda da yine büyük bir ihtimalle hayal kırıklığına uğramak ve sıkılmak, sıkılmak, sıkılmaktır."
Ebru Çapa...


Powered by ScribeFire.

Google soruları

YENİ YILA KADAR 10 TÜRK FİLMİ VİZYONA GİRECEK




14.09.2007 12:23





Son
yıllarda Türk filmleri Hollywood'a meydan okuyor. 4 milyon izleyiciyi
aşan 'Kurtlar Vadisi Irak'ın rekoru hâlâ kırılamasa da yapımcılar
umutlu. Yıl sonuna kadar tam 10 Türk filmi vizyona girecek. 2008'in ilk
yarısının filmleri de hazır. Birbirinden iddialı 4 filmin çekimlerine
şimdiden başlandı.











Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye
9.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de konuk oyuncu olarak rol aldığı
filmde, siyasetin yüksek temposundan yorulan ve soluk almak amacıyla
firar eden cumhurbaşkanının halkın arasına karışması konu ediliyor.
First Lady ve cumhurbaşkanından oluşan bu VIP firar ekibine, bir de
hayat kadını eklenince işler karışıyor.
Yapımcı: Cemil Çetin Yönetmen: Zeki Alasya Oyuncular: Zeki Alasya, Ayla Algan, Derya Baykal, Şahap Sayılgan, Yeliz Yeşilmen

Yaşamın Kıyısında
Cannes
Film Festivali'nde Fatih Akın'a 'En İyi Senaryo' ödülünü getiren film
Hamburg, Bremen, İstanbul, Karadeniz kıyıları ve Trabzon'da çekildi.
Almanya ve Türkiye'de farklı kültürlerden gelen kişilerin ilişkilerinin
anlatıldığı filmde, 6 insan, 6 biyografi, 6 hayatın öyküsü yazgısal bir
şekilde iç içe geçiyor.
Yapımcı: Corazon Film Yönetmen: Fatih Akın Oyuncular: Nurgül Yeşilçay, Baki Davrak, Patrycia Ziolkowska, Tuncel Kurtiz, Yelda Reynauld

Avrupalı
Avrupa
Birliği sürecinde tartışılanları, yaşananları, birleşme sonrasında
yaşanacak çelişkileri ve doğal durum komedilerini anlatan film,
kaçınılmaz manzaraları da gösteriyor. Batılı olma halinin, iki
anlaşıyın, iki kültürün tam ortasında yaşayan Türkler acaba nereli? Bu
sentezin ve kimlik arayışının bol kahkahalı anlatımı.
Yapımcı: Muhteşem Tözüm Yönetmen: Ulaş Ak Oyuncular: Cem Davran, Yasemin Kozanoğlu, Sema Öztürk, Aydemir Akbaş

Sıfır Dediğimde
Güzel
Sanatlar Fakültesi resim bölümünde okuyan Aslı, bir gün çok sevdiği
sanat tarihi hocasından antika değerinde orijinal bir kitap ödünç alır.
Aslı, kitabın da içinde olduğu çantasını o gün kaybeder. Aslı çantasını
nerede ve nasıl kaybetmiş olabileceği hakkında en ufak bir şey
hatırlamamaktadır. Tedavisi için tek yol vardır, hipnoz!
Yapımcı: Şakir Sarı- Gökhan Yorgancıgil Yönetmen: Gökhan Yorgancıgil Oyuncular: Oktay Kaynarca, Hazım Körmükçü, Semih Sergen

Anka Kuşu
'Anka
Kuşu'nun, Robert Zemeckis'in 'Mesaj' ve Wachowski Kardeşler'in 'Matrix'
üçlemesinin paralelinde bir öyküsü var. Türkiye'nin yakın dönemindeki
politik olaylar üzerine eğilen filmde, çektiği filmlerle pek çok önemli
festivallerden ödül almış genç bir yönetmenin yaratılışı kavrama
sancısı anlatılıyor.
Yapımcı: Mesut Uçakan Yönetmen: Mesut Uçakan Oyuncular: Yalçın Dümer, Kenan Bal, Kaan Girgin, Cansu Şahin, Rahmi Dilligil, Ceren Öztürk

Yumurta
Yusuf
üçlemesinin son filmi olan 'Yumurta', annesinin ölüm haberini alan
Yusuf'un kasabadaki çocukluk evine dönmesiyle başlar. Bakımsızlıktan
harap düşmüş evde onu genç bir kız beklemektedir. Yusuf bu akrabadan
habersizdir. Birlikte kurban kesimi için yola çıkarlar. Kurbanla
birlikte Yusuf'un kaderi de değişecek mi?
Yapımcı: Semih Kaplanoğlu Yönetmen: Semih Kaplanoğlu Oyuncular: Nejat İşler, Saadet Işıl Aksoy

Semum
Canan
ve Volkan Karaca çiftinin yeni aldıkları büyük bir eve taşınmalarıyla
başlayan filmde, her şey çok iyi giderken bir gün Canan'a garip şeyler
olmaya başlar. Canan yavaş yavaş başka bir varlığa, kendisine
hükmetmeye başlayan bir yaratığa dönüşmeye başlar. Semum, kendisine
hedef olarak Canan'ı seçmiştir.
Yapımcı: Hasan Karacadağ Yönetmen: Hasan Karacadağ Oyuncular: Ayça İnci, Burak Hakkı, Nazlı Ceren

Ulak
Zamansız
ve mekansız film; bir mesihin gelip kendilerini kurtaracağına inanan
çocukların beklentileri etrafında gelişiyor. Bu beklentiyi de aniden
köye gelen Zekeriya'nın anlattığı hikayeler destekliyor. 'Ulak'
gerçeğin peşine düşen, gerçeği takip eden bir hekimin geçmiş çağlara
ait intikam hikayesi...
Yapımcı:
Şükrü Avşar Yönetmen: Çağan Irmak Oyuncular: Çetin Tekindor, Hümeyra, Yetkin Dikinciler, Şerif Sezer

Kabadayı
Meşhur
kabadayılardan Ali Osman, eski günlerine veda etmiştir. Beklenmedik bir
anda eski aşkının izini bulur ve bir oğlu olduğu haberiyle sarsılır.
Oğlu Murat, sevgilisi Karaca ile bir barda çalışmaktadır. Karaca'ya
yıllardır aşık olan mafya üyesi Devran ise kızı geri alabilmek için her
şeyi göze almıştır. Tabii Ali Osman da...
Yapımcı:
Mine Vargı Yönetmen: Ömer Vargı Oyuncular: Şener Şen, Rasim Öztekin, İsmail Hacıoğlu, Aslı Tandoğan, Kenan İmirzalıoğlu

Bana Şans Dile
İçe
kapanık lise öğrencisi Bahadır bir sabah uyanır ve dünyayı değiştirmeye
karar verir. Okula giderken beline taktığı tabancayla sınıf
arkadaşlarını rehin alır. Bahadır, onlardan hayatları boyunca
kendilerini en çok yaralayan anılarını anlatmalarını ister. Anlatılan
hikayelerden yola çıkılan film 2001 yılında çekildi.
Yapımcı:
Muhteşem Tözüm Yönetmen: Çağan Irmak Oyuncular: Deniz Uğur, Melisa Sözen, Nilgün Belgün, İsmail Hacıoğlu

Janjan
'Janjan,
yoksul ve mütevazı Anadolu kasabasında yaşayan genç ve zararsız bir
delidir. Evinde barındığı Murtaza Efendi, ömrünün son demlerinde başlık
parası olarak arazisini verip köyden genç ve çok güzel bir kızı eş
olarak alır. Ancak Murtaza Efendi kızı sokağa çıkarmamaktadır ve onu
rahatlıkla görebilen tek kişi Janjan'dır.
Yapımcı:
Aydın Sayman Yönetmen: Aydın Sayman Oyuncular: Berk Hakman, Selen Seyven, Çetin Öner, Levent Yılmaz, Aykut Oray

Cennet
Filmde,
7 yaşında bir trafik kazasında annesini kaybetmiş ve bir daha da hiç
kimseyle iletişime geçememiş olan 29 yaşındaki zeka özürlü Can'ın
öyküsü ele alınmış. Geniş bir hayal gücü olan Can'a kendi kurduğu
cennetinden çıkıp akıllı bir yetişkin olabilme şansı verilir. Can'ın
hikayesi masalsı bir üslupla anlatılıyor.
Yapımcı: Biray Dalkıran Yönetmen: Biray Dalkıran Oyuncular: Engin Altan Düzyatan, Zeynep Pabuççuoğlu, Mehmet Birkiye


2008 filmleri de hazır



Türk sinemaseverler 2008 yılında da, Türkfilmlerine doyacak. 2008'in ilk aylarında 4 yenifilm vizyona girecek.

*
Yönetmen Berrin Dağçınar'ın ilk sinema filmi olmaözelliği taşıyan ve
sesli olarak çekilen 'Sacayağı', 29 Şubat2008'de gösterime girecek.
Zeki Alasya, Tarık Pabuçcuoğlu,Zeynep Eronat, Haldun Boysan, Hakan
Boyav, Suzan Aksoy,gibi isimlerin rol aldığı filmde, Balıkesir'in Gömeç
ilçesindekendilerine yetecek kadar üreten, ürettiği ile yaşayıp giden
üçailenin öyküsü konu ediliyor.

* 'Araf' ın yönetmeni Biray Dalkıran imzasını taşıyan 'Cen-net', 4 Ocak 2008'de izleyiciyle buluşacak.

*
Hande Ataizi ile Pelin Batu'nun başrolleri paylaşacağı'Masum
Kadınlar'ın çekimlerine Ekim ayındabaşlanacak. Yönetmen İrfan Tözüm'ü
11 yıl sonrasetlere döndüren 'Masum Kadınlar' 7 Mart2008'de vizyona
girecek.

* Çağan Irmak'ın 'Ulak'ı ise 8 Şubat2008'de izleyicisi ilebuluşacak


Powered by ScribeFire.

Google soruları



Google'da çalışmak ister misiniz?











Google'da çalışmak ister misiniz?


En çok çalışılmak istenen şirketler araştırmasında mutlaka ilk
sıralarda yer alan Google'a kapağı atmak için zorlu engelleri aşmanız
gerekiyor.




Google
gençlerin en çok çalışmak istediği firmaların başında. Ama içeri adım
atmanın zorluğunu ön sınavdan seçtiğimiz birkaç mantık sorusuyla siz de
görebilirsiniz


10/09/2007 (4119 defa okundu)


11 milyar dolara
yakın ciro, 3 milyar doları geçen net kâr... Hiçbir kullanıcısından
hiçbir hizmeti için para istemeyen Google internet dünyasının en çok
kazanan operasyonu olma özelliğini yıllardır koruyor.
Bu başarısının arkasındaysa Stanford Üniversitesi'nde okurken
yarattıkları arama algoritmasını başarıyla sitelerinde uygulayan Sergey
Brin ve Larry Page'in dehası yatıyor. Bu iki mühendise orkestra şefliği
yapan Başkan Eric Schmidt de yaratıcı zekâsıyla tanınıyor. Tepe takımın
personel prensipleri ilk günden bu yana değişmiş değil: sadece en
iyilerle çalışmak.
Firma işe alım öncesi yaptığı zorlu görüşmelerle meşhur. İşe
alınabilmek içinse mülakatlarda bir kişinin bile hakkınızda olumsuz
görüş bildirmemesi gerekiyor. Başta ABD olmak üzere birçok ülkede
araştırmalarda gençlerin ilk çalışmak istediği şirket olarak çıkan
Google'ın mülakat öncesi testleri bile yeteri kadar zorlu. İşte sizin
için seçtiğimiz birkaç örnek:

  • Bir otobüse kaç golf topu sığar?

  • Bozuk para boyutuna ininceye kadar sıkıştırıldınız ve
    kütleniz orantısal yoğunluğunuzu koruyacağınız kadar ufaldı. Ardından
    bir kıyıcı (blender) içine atıldınız ve 60 saniye içinde çalışmaya
    başlayacak. Ne yapardınız?

  • Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.

  • Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kere üst üste gelir?

  • A noktasından B noktasına ulaşman gerek ama başaracağın kesin değil. Ne yaparsın?

  • Dolabında o kadar çok tişört var ki seçmekte zorlanıyorsun. Daha kolay seçim yapmak için ne yaparsın?

  • Bir köyde her 100 evli çiftin birinde koca, karıyı
    aldatıyor. Her kadın kendi kocası dışında hangi erkeğin aldattığını
    biliyor. Köyde zina yasak ve kadına kocasının aldattığını ispatladığı
    anda öldürme yetkisi veriyor. Hiçbir kadın bu kurala karşı koyamıyor.
    Bir gün kraliçe köyü ziyaret ediyor ve en azından bir erkeğin zina
    yaptığını söylüyor. Ne olur?

  • Hep erkek çocuk istenen bir köyde aileler erkek çocuk
    doğuncaya kadar doğurmaya devam ediyor. Erkek doğarsa da artık çocuk
    yapmıyor. Bu köyde kızların erkeklere oranı ne olabilir?

  • Bir otoyolda 30 dakika içinde bir araca rastlama oranı yüzde 0,95 ise

    10 dakikada rastlama oranı nedir?

  • Kolundaki saat 03:15. Akrep ve yelkovanın açısı kaçtır? (Sıfır değil!)

  • Dört kişi gece karanlığında bir ip köprüden geçmek
    zorunda. Ancak sadece bir el fenerleri var ve içindeki pil 17 dakika
    yetecek. Köprü aynı anda iki kişiden fazla taşıyacak kadar sağlam değil
    ve el feneri olmadan geçmek için çok tehlikeli. Her kampçının geçiş
    hızı da farklı. Bir 1 dakikada, diğeri 2 dakikada, diğeri 5 ve en
    yavaşı 10 dakikada geçebiliyor. Nasıl olur?

  • Bir partidesin. Sen ve arkadaşınla birlikte 10 kişi var.
    Arkadaşın seninle aynı gün doğmuş her kişi için 1 dolar vermek üzere
    bahse giriyor. Ama bulamadıkların için de 2 dolar alacağını söylüyor.
    Bu bahse girer miydin?

  • Dünyada kaç piyano akortçusu var?

  • Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak
    bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi
    topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?

  • 5'ten 1'e doğru azalan rütbelerle beş korsanın var. En
    rütbeli korsan toplam 100 altının nasıl bölüşüleceğine karar verme
    hakkına sahip. Ancak diğerleri de onun kararına oy veriyor ve
    yarısından azından oy alırsa öldürülüyor. Kendi payını en fazla tutup
    hayatta kalması için nasıl bir paylaşım yapmalı? (İpucu: Korsanlardan
    biri altının yüzde 98'ini alır)



  • Powered by ScribeFire.

    Türk kadınına yazık





    Türk erkeğinin yüzde 27’sinin herhangi bir hobisi yokmuş...



    Yüzde 70’i hafta sonu tatiline çıkmazmış...

    En çok beğendiği şarkıcı İbrahim Talıses’miş (yüzde 18.7)...

    Yüzde 86’sının pasaportu yokmuş...

    Yüzde 44’ü erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğunu düşünüyormuş.

    Yüzde 31’i 15-20 yaşında, yüzde 48’i 21-25 yaş arasında evlenmiş...

    Alyans takmayanların oranı yüzde 62’ymiş...

    Yüzde 19’u haftada sadece birkaç kez dişlerini fırçalıyormuş...

    Yüzde 41’i bir gün önce dişlerini fırçalamamış...

    Yüzde 20’si ilaç kullanıyormuş...

    Yüzde 53’ünün kredi kartı borcu varmış...

    Yüzde 63’ü bilgisayar kullanmıyormuş...

    Yüzde 54’ü sigara içiyormuş...

    Yüzde 38’i yüzme bilmiyormuş..

    Yüzde 15’i hiç gazete okumaz, yüzde 12’si haftada bir kez okurmuş.

    Yüzde 66’sı hiç dergi okumazmış.

    Ama yüzde 25’i belgesel kanallarını sürekli izlermiş!!!

    Efes Pilsen’in yaptırdığı Türkiye Erkek Profili’nden çıkan sonuçlar bunlar.

    Powered by ScribeFire.

    1-haftaya kadife den efeyi nasıl bu kadar çabuk ikna edebildiğini
    öğrensinler. Bu neden de onları daha çok yakınlaştırsın. Çocuklarının
    onların birlikte olması için neleri göze alabildiğini, ne kadar onların
    birlikte olmalarını istediğini göstersin.2- Doğan sevile, sonerin efe
    ve sevil yüzünden patrondan yediği azarları, hatta yine onlar yüzünden
    önümüzdeki ayın maaşını kaybettiğini söylesin. Bu sayede sevilin
    gözünde sonerin değerinin yükselmesi sağlanabilir.3- Eve hırsız girmesi
    olayı ile sonerin birkaç geceyi onlarda geçirip sevile güven ve sonre
    ihtiyacı olduğu duygusunu arttırabilir. Ayrıca efe uyuduktan sonraki
    zamanlarda yakınlaşarak romantik dakikalar geçirebilirler.

    Powered by ScribeFire.

    50 YILIN UNUTULMAYAN SPİKER GAFLARI

    50 YILIN UNUTULMAYAN SPİKER GAFLARI
    08.08.2007 11:32

    Ligimiz 50. yaşına girmek için saatleri sayıyor. Bu 50 yılda maçları bize aktarmak isteyen spikerlerimiz bazen espri yaparak bazen de istemeden bizleri hem güldürdüler. İşte o 50 yılın en gırgır seçkisi...


    İşte internethaber Türk futbol tarihine geçen unutulmaz espri ve gaflardan bir demet:
    • 90'lı yılların başında özel televizyonlarla ilk tanıştığımız yıllarda Star 1 spikerliği yapan Bülent Karpat 2-1 biten Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra koşarak sarı-kırmızılı takımın teknik direktörü Mustafa Denizli'nin yanına giderek;
    -Mustafa nasıl yendik Fener'i bir anlatır mısın? der, Coşan Mustafa Denizli bu soruya: "Hakemi de Fener'i de yendik" diye yanıt verir
    • Bağırıyorummm, haykırıyorummm hatta sevincten çıldırıyorummmm...
    Ercan Taner, Galatasaray-Leeds United maci bitisi.
    • Hami Dandi'ye dan diye cakti!
    Ümit Aktan, Dundee United-Trabzon macinda Hami'nin golunden sonra.
    • Gollerimizi Hagi ile Arif attı sayın seyirciler. Bu tablo bana buyuk Türk bestecisi Haci Arif Bey'i hatirlatiyor nedense.
    Umit Aktan, Grasshopers-Galatasaray macinda.
    • Zaten bizim Nosetel'den de 5 tane cocugumuz var.
    Ümit Aktan
    • Galatasaray'in Werder Bremen'e orda 2-1 yenilmesinden sonra umut verici bir skor oldugu icin sevincli bir halde Mustafa Denizli'nin yanina kosan Bulent Karpat:
    -Mustafa iki bir daha kaç eder?
    • Tugay, vurursa gol olur, vuruyoooor, aut...
    Bulent Karpat
    • Mac: Ingiltere-Turkiye Yayin: TRT Spiker: Abidin Aydogdu Skor: 8-0 8. gol sonrasi:
    -Vay anasini sayın seyirciler, bir gol daha yedik!?
    • Kanal TRT 1 , Barcelona-Real Madrid maci oynaniyor, macin ozelligi Luis Figo'nun Barcelona'dan Real Madrid'e transfer olduktan sonra Real formasiyla ilk kez Nou Camp stadina cikiyor olmasi. 100.000 kusur Barcelona seyircisi Figo'yu, her top gelisinde, protesto ediyor ve maci anlatan Yalçınn Çetin abimiz incileri sıralıyor:
    -Evet az önce ekranda Figo yoktu ama ugultusundan onu hissedebiliyorsunuz -İspanyol televizyonu gostermiyor ama tribunlerde Figo'nun pek de ic açıcı olmayan posterleri var sayın seyirciler
    • Euro2000, Turkiye ceyrek finale cikmis, Hüseyin Basaran Ömer Üründül'le rakibimiz Portekiz'i tartışıyor:
    -Simdi bu Portekiz'de Figo diye bir arkadaş var.
    • Maç: Kocaelispor-Besiktas Yayin: TGRT Spiker:
    Ümit Aktan -Amokachi malvarligini icine soktu..
    (Amokachi altin zincirini formasinin icine sokmustur...)
    • Biz bu Almanya'yı sadece İnönü'de degil, dünyanın her yerinde yeneriz
    • Aman aman Recep, aman aman Recep, Aman Recep ve gol anonim
    • Fenerbahce-Karşıyaka maci Özturk Pekin:
    -Aygün kaleci ile karsi karsiya... Aygün... Aygün!!... At onu Aygün!!!!.... Ahaha gooooll!!!!.... Eehehooe ee e e yani futbolun guzelligi icin at Aygün, seyir zevki icin at...
    • Hakan, onunde kocaman bir kale, bir plase yapsan yetecek gole...
    İlker Yasin(95') Euro96 grup eleme maci, Isvicre-Turkiye (1-2) Hakan Şükür bir gol pozisyonunu kaçırdıktan sonra.
    • Can Bartu, ATV'de Besiktas maçını yorumlarken:
    -Walsh ikinci yari çok etkisiz, kendisini oyunda hiç goremiyorum...
    (Walsh devre arasinda oyundan çıkmıştır..)
    • Parma ve Inter arasinda oynanan Italya kupasi maci, kanal TRT 1. Parma takimi cosmus maci 6-1 onde goturuyor. Maci anlatan Huseyin Basaran abi de cosmus Parma'nin her ataginda "yedinci gol mu geliyorr" diye bagiriyor. Son dakikalarda hepten cigirdan cikip asagidaki kelime oyunlu cumleleri sarfediyor:
    -Parma yine atakta... Cunyir... Cunyirrrr... yedi mi? yedi miii?
    yemediiiiiii. Kaleci Ballotta yemedi bu golu.
    (Huseyin Basaran bu espriyi yaptiktan sonar mikrofonu kapatip kendi esprisine gulmustur)
    • Manchester Utd-Galatasaray macinda Cantona Stumpf'a yaptigi faulden sonra özür dilerken:
    -Bir Fransiz bir Almandan, bir Turk ve bir Ingiliz takimlarinin macinda özür diliyor.
    Ümit Aktan
    • < golu Ronaldo atan golunu 3. macin biten 4-1 karistiriyor. Ronaldo?yu ile Zamorano surekli maci, Sili-Brezilya Basaran,>
    -Zamorano siyrildi, Zamorano, Zamorano ve goool. Zamorano'nun golu (kisa bir sessizlik) yine Zamorano dedim sayin seyirciler
    • 00/01 Sampiyonlar Ligi ceyrek final Galatasaray-Real Madrid radyodan.
    Spiker: Umit Aktan. Mac 2-0'dan 3-2'ye dondukten sonra Hagi yine yokluyor kaleyi. Umit, Hasan ve Jardel'den sonra Casillas'a bir ampul de ben takacagim diyor. Ispanya'da da variz Real Madrid. Madrid'de de variz, orda da takariz...
    • Eee tabi sevgi olayi Ercan...
    (Şu kel kafali Italyan hakem oyundan cikan Hagi'nin elini sıkan Tanju'nun Ercan Taner'e ettigi laf)
    • Ilker Yasin Oliviera'nin hat-trick yaptigi Belcika-Turkiye maci esnasinda:
    -Evet sayin seyirciler. Elin zencisi, elin arabi hat-trick yapiyor bizim Hakan'imiz, bizim Oktay'imiz uyuyor.
    • Turgay Seren Antep'deki Gaziantep-Galatasaray maci ertesi:
    -Yalniz soyle de bir olay oldu, bir pozisyonda Emre topu aldi orta sahadan gitti gitti "Batistuta" ona ole bi vurdu ki hakemin orda faulu verip Batistuta'ya bi de kirmizi kart cikarmasi lazimdi, ama o naapti oyunu devam ettirdi Batistuta da butun mac tekme atti...
    • Abidin Aydogdu Danimarka-Fransa macini anlatirken, Zidane koşarken topa basar ve düşer:
    -Evet Zidan'dan fantastik hareketler...
    • Peter Schmeichel bir pozisyonda sakatlanir ve ayaga kalkamaz:
    -Simaykil 39 yasinda... Acaba yasliliktan mi yerde kaldi, yoksa gercekten mi sakatlandi...
    • Yanlis karar veren hakemi seyirciler protesto eder:
    -Bu dunyadaki en yalniz insanlar hakemlerdir sevgili seyirciler, bu dunyanin her yerinde boyledir.
    • Akin Goksu, Meltem TV'de Peruggia-Trabzon Uefa kupasi macini anlatiyor, bir ara yorumcu Huseyin Tok'un ismini karistiriyor:
    -Evet sayin Top... eee top? top sahada... sayin Tok...
    Ayni macta Trabzon 3-1 one gecince Italyan taraftarlar ellerine ne gecerse sahaya atiyor, yan hakem can havliyle bayragini atip sahanin ortasina kaciyor. Bizim oyunculardan biri yalakalik olsun diye ofsayt bayragini alip hakemlere getirirken:
    -Evet, iste goruyorsunuz sayin seyirciler, sahaya Galatasaray bayragi atmislar!!
    • < (Sabri maci>
    -Capone'un vurusu ve top diregin ah ustunden disari gidiyor sayin seyirciler. Resmen, ah ustu bu, az ustu diil sayin seyirciler...
    • 25.07.2001 tarihinde oynanan Galatasaray-Vllaznia Sampiyonlar Ligi 2.
    oneleme turu ilk maci. Ilker Yasin: -Ah Arif... orda döndün mü vuracaksin taaak...
    • Umit Karan, boyu 181 olmasina ragmen taymingi iyi, iyi vurusuyor toplarla...
    • Galatasaray-PSG kupa galipleri 2.tur, Galatasaray macin basinda 2-0 galip: -Vurdurmalayalim oralardan... Vuruyor... Yapma Hayrettiinnn... Ahhhhh... Yapma yapma... Anonim
    • Rangers-Fenerbahce macinda Fener'in kacirdigi bir pozisyondan sonra Ziya Sengul: -Bu... Bu... Bu gol katliami baska bir sey degil...
    • Tarih 19/09/2001, mac PSV Eindhoven-Galatasaray (yagmur yagmis, saha ıslak ve agirdir): -Dileriz bu yagmur Cimbom'un gol ciceklerini sulamak icin yağıyordur! Anonim

    Powered by ScribeFire.

    Dizi klişeleri ve diziler

    'Sayın Burhan Ayeri, ekranlarda yayınlanan yerli dizilerin profillerini çıkardığımız zaman aslında bunların yıllardır aynı hikaye etrafında döndüklerini ve seyirciye yeni bir şey vermediklerini göreceksiniz:

    1. Bir aşk üçgeni olmazsa olmazdır (Acı Hayat, Ihlamurlar Altında, Candan Öte, Gülpare.)

    2. Mutlaka bir saplantılı aşk etrafa dehşet saçacaktır. (Kaybolan Yıllar, Beyaz Gelincik, Yanık Koza, Gülpare.)

    3. İki sevgili arasına yanlış anlaşılmalara neden olacak şahıslar girmeli. (Cennet Mahallesi, Fırtına, İki Aile, Kaybolan Yıllar.)

    4. Dizilerde muhakkak karakterler hastane koridorlarına düşmelidir ve heyecan artmalıdır. (Acı Hayat, Ihlamurlar Altında, Kaybolan Yıllar, Gülpare, Asmalı Konak, Yabancı Damat.)

    5. Bütün dizilerde silahlar patlamalı. Çünkü bu dizilerde silah taşımak normaldir. (Kaybolan Yıllar, Acı Hayat, Sağır Oda, Arka Sokaklar, Hırsız Polis, Sırça Köşk, Ahh İstanbul, Acemi Cadı.)

    6. Her yerli dizide siyah takım elbiseli ve silahlı adamlar olmalı. (Acı Hayat, Ihlamurlar Altında, Sırça Köşk, Ahh İstanbul, Acemi Cadı, Gülpare, Hırsız Polis, Yabancı Damat, Sıla, Sağır Oda, Yanık Koza, Kaybolan Yıllar.)

    7. Modern ve ilkel ağalar ile onların kumaları ya da sevgilileri. Vazgeçilmez töre hikayeleri. (Berivan, Zerda, Kınalı Kar, Asmalı Konak, Adak, Ezo Gelin, Sıla.)

    8. Ünlü bir soyadına sahip zengin bir aile ve bir köşk ya da konak. (Yanık Koza, Acı Hayat, Adak, Ihlamurlar Altında, Asmalı Konak.)

    9. Her yerli dizide bir fırlama ve üçkağıtçı kardeş ya da dayı vardır. (Karagümrük Yanıyor, Çarli, İki Aile, Bir İstanbul Masalı.)

    10. Yerli diziler yabancı dizileri kopya etmek zorundadır. (Acemi Cadi, Deli Dolu, Bir İstanbul Masalı, Arka Sokaklar.)

    11. Fedakar anneler ve çocuklarım olmadan asla diyenler. (Erkekler Ağlamaz, Binbir Gece, Aliye, Ahh İstanbul.)

    12. Gözüpek ve korkusuz aşık erkekler, hatta tek kişilik ordular. (Acı Hayat, Ihlamurlar Altında, Adak, Sağır Oda, Kurtlar Vadisi.)

    13. Konaklarda ve köşklerde mutfak ahalisi. (Asmalı Konak, Haziran Gecesi, Gülpare.)

    14. Dizilerdeki karakterler sinirlenince mutlaka bardakları ellerinde kırarlar. (Acı Hayat, Kaybolan Yıllar, Asmalı Konak.)

    15. Bu yerli dizilerin sezon finalleri ya hastanede ya trafik kazasıyla ya da önemli karakterlerden birinin vurulmasıyla sonuçlanır. (Yerli dizilerin çoğu).

    16. Eski yerli filmleri günümüze uyarlarlar. (Acı Hayat, Yalancı Yarim, Ihlamurlar Altında.)

    17. Yerli dizilerin isimleri eski yerli şarkıların isimlerinden uyarlanmıştır. (Sev Kardeşim, Yalancı Yarim, Erkekler Ağlamaz.)

    Aslında saymakla bitmez. Yıllarca yerli senaristler aynı hikayeleri, aynı karakterleri farklı dizilerde bizlere izletmeye çalışıyor. Yeni konular, yeni hikayeler üretemiyorlar. Aynı çizgide ilerlemiyorlar. Seyircilerin görevi şu dizi yeniden yayınlansın ya da şu dizi neden yayından kaldırıldı demek olmasın. Yenilik istesin, bu dizileri sorgulasın, kalite istesin. Yoksa seyircilerin yanında kar kalan yerli dizi tekrarları. Durum bu işte

    Dünyayı sarsan 50 gerçek

    İşte, dünyayı tersine çeviren 50 gerçek:
    1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl
    yaşıyor.

    2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

    3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.

    4- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.

    5- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.

    6- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve İran'da gerçekleşti.

    7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla
    bilgiye sahip.

    8- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon,
    Afrika'nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.

    9- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak,
    9'unda ise cezası ölüm.

    10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle
    yaşıyor.

    11- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda
    hayatını kaybediyor.

    12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.

    13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.

    14- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.

    15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.

    16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.

    17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.

    18- 15 yaşındaki İngilizlerin yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri
    sigara içiyor.

    19- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre
    üyesi için 125 kişi çalışıyor.

    20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.

    21- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve
    taciz vakası yaşandı.

    22- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını
    tanıyanlardan fazla.

    23- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.

    24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.

    25- Amerikalıların üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.

    26- 150'den fazla ülkede işkence var.

    27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç
    kalıyor.

    28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.

    29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.

    30- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.

    31- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

    32- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.

    33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için
    yaşanıyor.

    34- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.

    35- Her yıl 10 dil ölüyor.

    36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.

    37- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.

    38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.

    39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.

    40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.

    41- İngiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un ilk
    sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.

    42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.

    43- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla
    askeri harcama yapıyor.

    44- Dünyada 27 milyon köle var.

    45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç
    haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.

    46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.

    47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.

    48- Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi,
    atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.

    49- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.

    50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.

    Powered by ScribeFire.

    Kopya Diziler



    Burhan Ayeri
    “Yaz dizileri senaristlerin yeni hikayeler üretme konusundaki çaresizliklerinin son göstergesi. Yeniden eski Yeşilçam filmlerini taklit eden yapımlar ekranlara gelirken bunu halkın istediği şeklinde yorumlayıp başarısızlıklarını örtmeye çalışıyorlar. İşte son haftaların berbat yapımları:

    1- Yalan Dünya (Ünlü çocuk hikayesi Prens ve Dilenci’nin versiyonu olup ülkemizde beğeniyle izlenen Gabriela Spanic’in oynadığı Davetsiz Misafir (La Intruder)’de aynı hikayeyi izlemiştik.).

    2- Aşk Kapıyı Çalınca (DMC’nin sanatçısı olan Burak Kut’un reklamını yapmak için yayınlanan dizi 1990’ların flaş pembe dizisi Aşk Kapıyı Çalınca’nın versiyonu. TRT4’ün gençlik kanalı olduğu yıllarda ekrana gelen yapımın bu uyarlamasında tek fark esas kız fakir, esas oğlan zengin).

    3- Sana Mecburum (Pınar Altuğ’un oynadığı berbat dizi Davetsiz Misafir’de ünlü şarkıcı Tarcan ve onun halktan sevgilisi arasında yaşanan aşk şimdi bunda boy gösteriyor. Doğuş çok kötü).

    4- Senden Başka (Fakir kız, oğlana kendini zengin olarak tanıtır. Zengin oğlanın kötü kalpli bir sevgilisi vardır. Sevda Çiçeği adlı dizide aynı durum söz konusu. Gökhan Özen başroldeydi).

    5- Kavak Yelleri (Dawson’s Creek ve İtalya’da izlenme rekorları kıran 15/Love dizisinin bir kopyası. Bu dizide geçen hikayeler Hayat Bilgisi’nde de vardı.)

    6- Eksik Etek (Sev Kardeşim dizisinin berbat kopyası).

    7- Nazlı Yarim (Fırtına, Gülbeyaz ve ‘Uy Başıma Gelenler’ gibi yapımların versiyonu. Yapmacık Karadeniz şiveleri).

    8- Zeliha’nın Gözleri (Laura Mars’ın Gözleri filminin tuhaf kopyası. Ölü Bölge (Dead Zone), Medium gibi yabancı dizileri takip eden bir yapım. Ancak polisiye olmaktan çok karakterlere acımamızı isteyen bir arabesk gibi).

    9- Hayal ve Gerçek (Ruhsar dizisinin kopyası. Karakterlerin isimlerini de aynı koysalardı).

    10- Korkusuzlar (İsmail Y.K’nın bu dizide ne işi var? Arka Sokakları taklit eden bir yapım).”



    Powered by ScribeFire.

    SABAH - 25 Temmuz 2007, Çarşamba - Türkler neye zaman ayırıyor?
    Türkler neye zaman ayırıyor?
    Yeni Haber
    Etkileşim kutusu
    Haberi Dinle
    Haberi Dinle
    Yorum Yap
    Editöre e-posta
    Yazıyı Gönder
    Çıktı Al
    Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları bir günlerinin 8 saat 32 dakikasını uykuda, 2 saat 47 dakikasını çalışma ve iş arama için, 2 saat 14 dakikasını kitle iletişim araçları kullanımında harcıyor.

    1 saat 54 dakikasını sosyal ve eğlence ile, 22 dakikasını eğitimde, 15 dakikasını hobiler ve oyunlarla, 7 dakikasını sporla geçiriyor.
    Türkiye İstatistik Kurumu, ilk kez uygulanan Zaman Kullanım Anketi'nin 2006 sonuçlarını açıkladı. 5070 hanede 15 yaş ve üzerindeki 11 bin 815 kişi ile gerçekleştirilen ankete göre; Türkiye yurttaşları bir günlerinin 8 saat 32 dakikasını uykuda, 3 saat 5 dakikasını hanehalkı ve ev bakımı için, 2 saat 47 dakikasını çalışma ve iş arama için, 2 saat 42 dakikasını yemek ve diğer kişisel bakımda, 2 saat 14 dakikasını kitle iletişim araçları kullanımında, 1 saat 54 dakikasını sosyal ve eğlence ile, 1 saat 18 dakikasını seyahat ve belirlenmemiş zaman kullanımı ile, 46 dakikasını gönüllü işler ve toplantılarla, 22 dakikasını eğitimde, 15 dakikasını hobiler ve oyunlarla, 7 dakikasını sporla geçiriyor.

    EV İŞİ KADININ

    Erkekler 8 saat 27 dakika, kadınlar 8 saat 32 dakika uyuyor. Erkekler 4 saat 27 dakika, kadınlar 2 saat 47 dakikayı çalışma ve iş aramaya ayırıyor. Yemek ve diğer kişisel bakıma erkekler 2 saat 45 dakika, kadınlar 2 saat 42 dakika harcıyor. Çalışma ve iş arama ile erkekler 4 saat 27 dakika, kadınlar 1 saat 8 dakika geçiriyor. Eğitimde erkeklerin 24 dakikası, kadınların 20 dakikası kullanılıyor. Hanehalkı ve ev bakımı için erkekler 51 dakika, kadınlar 5 saat 17 dakika harcıyor. Gönüllü işler ve toplantılarda erkekler 37 dakika, kadınlar 54 dakika geçiriyor. Sosyal yaşam ve eğlence için erkekler 1 saat 50 dakika, kadınlar 1 saat 57 dakika kullanıyor. Spora erkekler 10, kadınlar 4 dakika ayırıyor.

    KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI 2 SAATTEN FAZLA ALIYOR

    Hobiler ve oyunlar için erkekler 25, kadınlar 5 dakika harcıyor. Kitle iletişim araçları erkeklerin 2 saat 20, kadınların 2 saat 7 dakikasını alıyor. Seyahat ve belirlenmemiş zaman kullanımı erkeklerde 1 saat 43 dakika, kadınlarda 55 dakika sürüyor.

    Kadınların hanehalkı ve ev bakımına ayırdığı sürenin ayrıntısına bakıldığında bu işler için harcadıkları zamanın yüzde 46'sı yiyecek hazırlama, pişirme, bulaşık yıkama vb. faaliyetlerde, yüzde 21.2'si konutun temizlenmesi ve bakımında, yüzde 13.8'i ise çocuk bakımında geçiyor. Erkekler gün içindeki ortalama 51 dakikanın yüzde 13.5'ini yiyecek hazırlama, pişirme, bulaşık yıkama faaliyetlerine, yüzde 20.4'ünü ise çocuk bakımına ayırıyor.

    Eğitim seviyesine göre incelendiğinde; okur-yazar olmayan fertler yemek hazırlama, konut temizliği ve bakımı, bahçe işleri, çocuklarla ilgilenmek faaliyetlerini içeren hanehalkı ve ev bakımına 4 saat 10 dakika ayırırken, ilkokul mezunları 3 saat 34 dakika, ortaokul ve lise mezunları ortalama 2 saat 17 dakika, yüksekokul ve üstü eğitime sahip olanlar ise günde ortalama 2 saat 8 dakikayı bu faaliyetlerde geçiriyor. Okur-yazar olmayanlar günde ortalama 1 saat 14 dakika çalışırken yüksek öğretim mezunu fertlerde bu süre 3 saat 39 dakika oluyor.

    KIRSAL KENTE GÖRE DAHA ÇOK ÇALIŞIP DAHA AZ UYUYOR

    Çalışan kesimde kır ve kentte zaman kullanımlarına bakıldığında; uykuya kırsalda 8 saat 2 dakika, kentte 8 saat 12 dakika ayrılıyor. Çalışma ve iş arama kırsalda 5 saat 1 dakika, kentte 6 saat 6 dakika sürüyor. Yemek ve diğer kişisel bakım için kırsalda da kentte de 2 saat 40 dakika harcanıyor. Hanehalkı ev bakımı kırsalda 2 saat 6 dakika, kentte 1 saat 16 dakika sürüyor. Sosyal yaşam ve eğlenceye kırsalda 1 saat 50 dakika, kentte 1 saat 19 dakika ayrılıyor. Kitle iletişim araçları kullanım süresi kırsalda 1 saat 47 dakika, kentte 1 saat 58 dakika oluyor. Seyahat ve belirlenmemiş zaman kullanımı kırsalda 1 saat 31 dakika, kentte 1 saat 38 dakika alıyor. Gönüllü işler ve toplantılar için kırsalda 41 dakika, kentte 22 dakika harcanıyor. Hobiler ve oyunlar için kırsalda 14, kentte 16 dakika kullanılıyor. Eğitim için kırsalda 4, kentte 6 dakika ayrılıyor. Spor için kırsalda 4 dakika, kentte 6 dakika geçiyor.


    Powered by ScribeFire.

    Türk Erkeğinin Profili

    “Türkiye Erkek Profili”, Türk erkeklerini
    bireysel özelliklerinden tüketim kalıplarına, aile hayatından sosyal ve
    çalışma yaşamına; temizlik, beslenme, alışveriş, tatil ve yatırım
    alışkanlıklarından değer ve görüşlerine kadar her açıdan ele alıyor.

    TNS
    Piar tarafından Türkiye genelinde 24 ilde, yüz yüze anket yöntemiyle
    gerçekleştirilen araştırma kapsamına, kır ve kent nüfusunu oluşturan
    her kesimden Türk erkeği girdi. Araştırma sonuçları 1993, 1997 ve 2001
    yıllarında yapılan araştırmalardan elde edilen verilerle
    karşılaştırmalı olarak sunularak; son yıllarda değişen davranış
    kalıplarına da dikkat çekiyor.

    İşte alışkanlıkları ve yaşam
    tarzıyla, 15 yıl öncesine göre daha fazla araç kredisi kullanan,
    evlilik hevesi giderek azalan Türk erkeğinin yüzde 54.1’i sevgilimi
    aşırı kıskanırım diyor...


    ARAŞTIRMADAN ÇIKAN İLGİNÇ SONUÇLAR



    BİREYSEL ÖZELLİKLER

    Türk
    erkeğinin yüzde 70’i kahverengi ve siyah gözlü; yüzde 69’u siyah saçlı.
    Yüzde 91 oranla diyet yapmayan Türk erkeği yüzde 76 oranla kilosundan
    memnun.


    SAĞLIK

    1993
    yılında yapılan araştırmada sağlık durumu iyi olan Türk erkeklerinin
    oranı yüzde 58 iken bu oran 2006 yılında yüzde 76’ya yükselmiş.
    Araştırma sonuçlarına göre, Türk erkeğinin yüzde 72’si son üç ayda hiç
    doktora gitmemiş.


    TEMİZLİK VE KİŞİSEL BAKIM

    Yaz
    aylarında her gün banyo yapan Türk erkeklerinin oranı 1993 yılında
    yüzde 24 iken, 2006 yılında bu oran yüzde 33’e yükselmiş. Türk
    erkeklerinin yüzde 21’i günde iki kez ve daha fazla dişlerini
    fırçalıyor.

    Kirli sakala devam
    Araştırmanın
    bulgularına göre çoğunlukla kirli sakal gezen Türk erkeklerinin yüzde
    53’ü haftada bir ya da iki kez tıraş oluyor. Her gün tıraş olan
    erkeklerin oranı ise yüzde 11.


    BESLENME ALIŞKANLIKLARI

    Türk
    erkeklerinin yüzde 83’ü her sabah kahvaltı sofrasında kahvaltı yapıyor.
    Araştırma sonuçlarına göre Türk erkeklerinin yüzde 33’ü yemeklerinde et
    ve tavuğu tercih ediyor.


    EV VE AİLE YAŞAMI

    Araştırma
    sonuçlarına bakıldığında evli Türk erkeklerinin yüzde 63’ü alyans
    takmıyor. Yüzde 69’u hem resmi, hem de dini nikâh yapmayı tercih
    ediyor. Araştırma sonuçlarına bakıldığında çiftler arasında kan bağı
    oranı şehir yaşamında gitgide azalıyor. Çiftlerin yüzde 88’nin arasında
    kan bağı yok.


    FIRSATINI BULAN EŞİNİ ALDATIYOR

    Türk
    erkeğinin dörtte üçü eşini güzel buluyor, gurur duyuyor, aşırı
    kıskanıyor. Ama fırsatını bulunca aldatanların sayısı da azımsanmayacak
    kadar çok. Türk erkeklerinin yüzde 21 eşi ya da sevgilisini aldattığını
    itiraf ediyor. Ekonomik gücü yeterse birden fazla kadınla evlilik
    yapılmasında sakınca görmeyenlerin oranı ise 12.5.


    KONUT

    Türk
    erkeklerinin ev sahibi olma oranı 1993 yılından bu yana çok değişmemiş,
    yüzde 69 olan oran 2006 yılında yüzde 70 olmuş. Araştırma sonuçlarına
    göre, Türk erkeklerinin yüzde 91’i oturdukları ev için deprem
    dayanıklılık raporu almamış.





    İLETİŞİM ARAÇLARI VE TEKNOLOJİSİ

    Türk
    erkeğinin yüzde 21’inin evinde bilgisayarı bulunuyor. Yüzde 37’si
    bilgisayar kullanıyor. 1997 yılında yüzde 18 olan şahsi cep telefonu
    sahipliği oranı 2006 yılında yüzde 78’e yükselmiş.





    SOSYAL YAŞAM VE KÜLTÜREL FAALİYETLER

    Okuma
    yazma bilen Türk erkeklerinin yüzde 46’sı her gün gazete okuyor, TV
    izleyen % 95’lik kesiminin yüzde 25’i sıklıkla belgesel seyrediyor,
    yüzde 57’si sıkça haber kanallarını seyrediyor. Okuma yazma bilenlerin
    yüzde 65’i ise uzun zamandır ders kitapları dışında kitap okumamış.

    Türk
    erkeklerinin yüzde 27’sinin hiçbir hobisi olmamakla birlikte, yüzde
    15’i hobi olarak halı sahada maç yapmayı seçiyor. Yüzde 20 oranında
    Türk erkeği taraftarı olduğu takımı tutarken arkadaşlarından
    etkileniyor. Türk erkeğinin yüzde 34’ü Galatasaray taraftarı.
    Galatasaray’ı yüzde 22 ile Fenerbahçe ve yüzde 17 ile Beşiktaş izliyor.
    Erkeklerin yüzde 20’si fanatik bir taraftar ve hayatın anlamı sadece
    futbol.



    Türk Erkeği’nin en çok beğendiği sanatçılar İbrahim Tatlıses ve Sezen Aksu.





    TATİL ALIŞKANLIKLARI

    Araştırma
    sonuçlarına göre, 2006 yılında hafta sonu tatilleri dışında daha uzun
    süreli tatillere, hiç tatile çıkmayan Türk erkeğinin oranı yüzde 64,
    yılda iki ya da üç kez tatile çıkma oranı yüzde 7, yılda 4 veya daha
    fazla tatile çıkma oranı ise yüzde 2. Tatile çıktığını belirten Türk
    erkeklerinin yüzde 68’si tatile otobüs ile giderken, yüzde 36’sı tatile
    özel arabayla gitmeyi tercih ediyor.


    ÇALIŞMA YAŞAMI

    Türk
    erkeği, kız ve erkek çocuğunun doktor olmasını istiyor. 2006 yılında
    Türk erkeğinin yüzde 42’si şu anda çalıştığı işten çok memnun olduğunu
    ifade ederken, yüzde 7’sinin çalışma hayatından hiç mutlu olmadığı
    tespit edilmiş. Türk erkeklerinin yüzde 75’i yabancı dil bilmiyor.


    ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARI

    Türk
    erkeklerinin yüzde 68’i alışverişlerinde genellikle peşin ödeme
    yapmaktayı tercih ediyor. Yüzde 70’i alışveriş sırasında, fiyatları
    aynı olursa, yerli markaları tercih ediyor.


    DEĞERLER VE GÖRÜŞLER

    Araştırma
    sonuçlarına göre Türk erkeklerinin yüzde 76’sı teknolojinin hayatlarına
    olumlu yönde etki ettiğini düşünüyor. Yüzde 17’si yenilikleri cazip
    bulduğunu ve hemen benimsediğini ifade eduyor.


    Powered by ScribeFire.

    Ezo sunal'a kötü oynadın davası

    Kemal Sunal’ın kızı Ezo Sunal, FOX’ta yayınlana Tutsak isimli dizide Elif rolünü oynamıştı. Dizi 6. bölümde yayından kaldırıldı.

    İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Artı Film, dizinin yayından kaldırılmasının faturasını genç oyuncu Ezo Sunal’a kesti ve bugüne kadar benzeri görülmemiş bir dava açtı.
    Şirket, Ezo Sunal’ın kendisine önerilen şartlara uymadığı için oyunculukta başarısız olduğunu, dolayısıyla diziyi sürükleyecek bir performans gösteremediğini öne sürdü.

    Artı Film adına İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne başvuran avukat Ahu Savaşkan, dilekçesinde Sunal’ı suçladı. Dizinin Sunal’ın başarısızlığı yüzünden yayından kaldırıldığını, bu nedenle büyük zarara uğradıklarını iddia eden Avukat Savaşkan, genç oyuncu aleyhine 500 bin YTL’lik tazminat davası açtı.
    İşte davanın gerekçeleri:
    Ezo Sunal, yapımcı şirket Artı Film’in ’Ayla Algan’dan ders almalısın’şartını koymasına rağmen ders almadı.

    Oyunculuk konusunda kendini geliştirmedi, iyi oynayamadı.

    Yönetmenin talimatlarına uymadı, dublajını yapmadı.

    Rolüne gereken özeni göstermedi.

    Bütün bu olumsuzluklar dizinin reytinginin düşük olmasında büyük rol oynadı...

    Dizinin 6. bölümde yayından kaldırılması başrol oyuncusu Sunal’ın başarısızlığından kaynaklandı.


    Powered by ScribeFire.

    Yüce Divanlık suçlar

    "Yüce Divan'a gidecekler arasında, eski Başbakan'ın yanı sıra, 3 eski Başbakan Yardımcısı ve 5 eski Bakan var... Maliye Bakanı, Ekonomiden Sorumlu Bakan, İçişleri Bakanı, Enerji Bakanı ve Orman Bakanı hakkında soruşturma açılıyor..."
    Allah Allah?
    Niye yahu?
    "Suçlamalar şöyle...
    İhale yapmadan paylaştırmak.
    İhale fiyatlarını ayarlamak.
    Usulsüz kredi vermek.
    Yandaşlara menfaat sağlamak.
    Banka satışına fesat karıştırmak.
    Devleti zarara uğratmak.
    Şirket alım-satımlarında tanıdık kişilere haksız kazanç sağlamak.
    Özelleştirmede usulsüzlük...
    SSK'da yolsuzluk yapmak.
    Gümrük Kanunu'na aykırı işler...
    Hazine'yi zarara uğratmak.
    Haksız servet edinmek.
    Turizm amaçlı tahsis edilen yerlerde usulsüzlük yapmak, parti yandaşlarına peşkeş çekmek."


    Powered by ScribeFire.

    Write here, about you and your blog.
     
    Copyright 2009 Super Gazete All rights reserved.
    Blogger Templates created by Deluxe Templates
    Wordpress Theme by EZwpthemes